Rüyada Hz. Harun’u görmek

HARUN (A.S.): Rüyada Hz. Harun’u  görmek,hitabet sanatının güçlenmesine, işte başarılı olmaya, düşmanı yenmeye, bol rızka, imam olmaya, zalimleri kahretmeye, isteğine ulaşmaya işarettir. Rüyada Hz. Harun’u  görmek son derece hayırlıdır.
Herşeye rağmen rüya ile amel etmek doğru değildir sonuçta bir rüyadır, fazlaca anlam yüklemek ve hayatımızı yaşantımızı ona göre tahsis etmek doğru değildir bu konuda dikkatli olmak gerekir.

Rüya görmenin çeşitli sebepleri vardır gün içerisinde kafamıza takılanlar rüyamız olabilir çok müşkil olduğumuz bir olay rüyamıza girebilir. ancak bu şekilde de olsa hak rüyalar vardır, bunu bilmek zordur ancak, rüyalarımızı herkese anlatmamalıyız, en güzel rüya tabiri güneş doğmadan ve sabah namazının ardından tabir ettirilmesi güzel olanıdır.
Unutmayın hayat gerçektir, rüya uyanınca biter, en başta dediğimiz gibi rüya ile amel edilmez.

Rüyada ağda yapmak

AĞDA: Vücuttaki tüyleri sökmek için ağda kullanmak, gönül huzuruna ve ferahlığa işarettir. Ağda kullandığı halde tüylerin tamamen dökülmediğini görmek, sıkıntının bir süre daha devam etmesine işarettir. Rüyada ağda yapmak sıkıntılı süreçlerin sona ereceği ve sabırlı olunması gerektiği anlamını da taşır.

Herşeye rağmen rüya ile amel etmek doğru değildir sonuçta bir rüyadır, fazlaca anlam yüklemek ve hayatımızı yaşantımızı ona göre tahsis etmek doğru değildir bu konuda dikkatli olmak gerekir.
Rüya görmenin çeşitli sebepleri vardır gün içerisinde kafamıza takılanlar rüyamız olabilir çok müşkil olduğumuz bir olay rüyamıza girebilir. ancak bu şekilde de olsa hak rüyalar vardır, bunu bilmek zordur ancak, rüyalarımızı herkese anlatmamalıyız, en güzel rüya tabiri güneş doğmadan ve sabah namazının ardından tabir ettirilmesi güzel olanıdır.
Unutmayın hayat gerçektir, rüya uyanınca biter, en başta dediğimiz gibi rüya ile amel edilmez.

Rüyada hükümet konağı görmek

HÜKÜMET KONAĞI: Rüyada hükümet konağı görmek, resmî dairelere işinin düşmesine, zorluktan sonra işlerin düzene girmesine işarettir. Hükümet konağındaki güzellikler iyi iş ve icraatlara, binada görülen olumsuzluklar görev yapanların uygunsuz hareketlerine işarettir.

Herşeye rağmen rüya ile amel etmek doğru değildir sonuçta bir rüyadır, fazlaca anlam yüklemek ve hayatımızı yaşantımızı ona göre tahsis etmek doğru değildir bu konuda dikkatli olmak gerekir.
Rüya görmenin çeşitli sebepleri vardır gün içerisinde kafamıza takılanlar rüyamız olabilir çok müşkil olduğumuz bir olay rüyamıza girebilir. ancak bu şekilde de olsa hak rüyalar vardır, bunu bilmek zordur ancak, rüyalarımızı herkese anlatmamalıyız, en güzel rüya tabiri güneş doğmadan ve sabah namazının ardından tabir ettirilmesi güzel olanıdır.
Unutmayın hayat gerçektir, rüya uyanınca biter, en başta dediğimiz gibi rüya ile amel edilmez.

Rüyada affedilmek

AFFEDİLMEK: Rüyada affedilmek günah ve kusurlarının affedildiğini gö­ren kimse, affedilmesine veya ke­faret vermesine işaret eder.
Gerek affetmek, gerekse affe­dilmek mağfirete, hidayete, iyi ameller işlemeye alamettir.

AFFETMEK: Rüyada affetmek bir kim­senin suçunu affettiğini gören, Allah’ın affına mazhar olur ve ha­yırlı ameller yapar.
Rüyasında Allah (c.c.) veya Peygamberin (a.s.m.) affettiğini gören kimse, tövbe ederek hida­yete erişir ve istikbali parlak olur.
Herşeye rağmen rüya ile amel etmek doğru değildir sonuçta bir rüyadır, fazlaca anlam yüklemek ve hayatımızı yaşantımızı ona göre tahsis etmek doğru değildir bu konuda dikkatli olmak gerekir.

Rüya görmenin çeşitli sebepleri vardır gün içerisinde kafamıza takılanlar rüyamız olabilir çok müşkil olduğumuz bir olay rüyamıza girebilir. ancak bu şekilde de olsa hak rüyalar vardır, bunu bilmek zordur ancak, rüyalarımızı herkese anlatmamalıyız, en güzel rüya tabiri güneş doğmadan ve sabah namazının ardından tabir ettirilmesi güzel olanıdır.
Unutmayın hayat gerçektir, rüya uyanınca biter, en başta dediğimiz gibi rüya ile amel edilmez.

Rüyada ev almak

EV: Rüyada ev görmek, bekâr için evlenmeye işarettir. Evde hasta görmek, her türlü sıkıntıdan kurtulmaya işarettir.

Rüyada ev almak, ev yaptırmak yahut ev kiralamak ferahlığa yorumlanır. Rüyada evin yıkılması sıkıntıların son bulacağına tabir edilir.
Herşeye rağmen rüya ile amel etmek doğru değildir sonuçta bir rüyadır, fazlaca anlam yüklemek ve hayatımızı yaşantımızı ona göre tahsis etmek doğru değildir bu konuda dikkatli olmak gerekir.

Rüya görmenin çeşitli sebepleri vardır gün içerisinde kafamıza takılanlar rüyamız olabilir çok müşkil olduğumuz bir olay rüyamıza girebilir. ancak bu şekilde de olsa hak rüyalar vardır, bunu bilmek zordur ancak, rüyalarımızı herkese anlatmamalıyız, en güzel rüya tabiri güneş doğmadan ve sabah namazının ardından tabir ettirilmesi güzel olanıdır.

Unutmayın hayat gerçektir, rüya uyanınca biter, en başta dediğimiz gibi rüya ile amel edilmez.

Rüyada Hz. Ebu Bekir’i görmek

EBU BEKİR (R.A.): Rüyada Hz. Ebu Bekir’i görmek, yüceliğe, şanı yüce insanlar yanında itibar görmeye, ehil kimse, için önderliğe, hayır ve iyilikte örnek olmaya, cömertliğe işarettir. Rüyada onu görmek, saltanattır.

Çünkü o, Allah Resulü’nün en sadık dostu, mağara arkadaşı ve sadıkların başıdır. Rüyada Hz. Ebu Bekir’i görmek, Allah yolunda malını dağıtmaya, gizli sadaka vermeye, erkek evlada, Allah yolunda cihada, hacca gitmeye, düşmana galip gelmeye, işinde muvaffak olmaya işarettir.

Rüyada Hz. Ebu Bekir’i görmek sünnet-i seniyyeye uymaya, ümmete nasihat vermeye, şehit olarak ölmeye işarettir.
Herşeye rağmen rüya ile amel etmek doğru değildir sonuçta bir rüyadır, fazlaca anlam yüklemek ve hayatımızı yaşantımızı ona göre tahsis etmek doğru değildir bu konuda dikkatli olmak gerekir.

Rüya görmenin çeşitli sebepleri vardır gün içerisinde kafamıza takılanlar rüyamız olabilir çok müşkil olduğumuz bir olay rüyamıza girebilir. ancak bu şekilde de olsa hak rüyalar vardır, bunu bilmek zordur ancak, rüyalarımızı herkese anlatmamalıyız, en güzel rüya tabiri güneş doğmadan ve sabah namazının ardından tabir ettirilmesi güzel olanıdır.

Unutmayın hayat gerçektir, rüya uyanınca biter, en başta dediğimiz gibi rüya ile amel edilmez.

Kasrik’ ten Geçenler 1. Bölüm

Manevi terbiye altındaki kişinin özelliklerinden biri, kusurunun farkında olmasıdır. Yanılsa bile kısa sürede ne yaptığının idrakine varır. Sufiler yaptıkları güzel işlerde, iyi davranışlarında ise Allah Tealâ’nın yardımının, Rasulullah s.a.v. Efendimiz’in ve Sâdat-ı Kiram’ın bereketinin tesiri olduğunu düşünüp gururlanmazlar.

Üç gün amel edip otuz günlük mükâfat kazandığını zanneden ve amelini büyüklerin ameliyle kıyaslayanlar ise aldanırlar.
İnsanların bir kısmı yaptığının hesabını bilir. Ne yaptıklarını, niye yaptıklarını anlamaya çalışır, nasıl yaparlarsa doğru olacağını hesaplarlar. Tasavvuf yolunun talipleri her zaman kendisini yeryüzüne halife yapılan insanla kıyaslar. Kendine “Sen neredesin o nerede?” der. Bu kıyasla kendini düzeltmeye çalışır.

Yarın biçeceklerimiz dün ektiklerimizdir. Dün gaflet olursa, bugün gaflet olursa, yarın kemalât olmaz. Dostlar arasına katılmak istersen dost olmanın usulünce yaşayacaksın.

Her an Rabbiyle olan insanlar var. Onlar O’nun her zaman yanlarında olduğunu bilmişlerdir. O’na arkalarını dönüp yaşamazlar. Ne istemiş, nasıl emretmişse anlamaya çalışmış ve O’nun razı olmasını her şeyden çok önemsemişlerdir.

Tasavvuf ehli “ibnu’l-vakt”tir, yani zamanın çocuğudur. İçinde bulunduğu an neyi gerektiriyorsa onunla meşgul olur, o anki sınavını başarmaya, ertelemeden, önemsiz görmeden o anda Allah’ın rızasını kazanmaya çalışır. Vakit kiminin lehine kiminin aleyhine çalışır. Kimin aleyhine işlemişse vakit ondan nefret etmiştir. Kötü kullanılan vakte tevbe istiğfar etmekgerekir.
Her insan kendince avunup teselli olmaya, huzur bulmaya çalışır. Fakat bu huzuru nerede aradığı insandan insana değişir. Bu farklılık şahsın idrak ve anlayışına, dine olan itibarına, ona verdiği kıymete bağlıdır. Müminlerin huzurlarını İslâm’ın bildirdiği yerde, yani dosdoğru yolda, Allah’a yönelişte aramaları gerekir.

Dünya süsleri ile teselli bulup avunmak ise bir aldanmadır. Yeryüzündeki bütün canlılar dünyadan faydalanır, ihtiyaçlarını ondan giderir. Bu açıdan insanla hayvanlar arasında bir fark yoktur. Fakat insanın hayatı bundan ibaret değildir. Onun bundan çok daha farklı, daha yüksek seviyeli bir hayattan payı vardır. Bu nedenle insanın yalnız dünya ile huzur bulması, onun yaratılışından kaynaklanan ihtiyaçlarını karşılamaz. Biz yalnızca hayvanlarla ortak noktaları olan varlıklar değiliz. Hayvanların huzur bulduğu hayat şekli bizim için yeterli olmaz. İnsanın izzet ve onuruna da yakışmaz.

Allah Tealâ’nın; “Onları bırak; yesinler, eğlensinler ve boş ümit onları oyalayadursun. (Kötü sonucu) yakında bilecekler.” (Hicr, 5) veya “Hayvanlar gibi yerler, varacakları yer ateştir.” (Muhammed, 12) ayetlerinde bildirdiği bir hayatı kabullenmemiz en akılsız iştir.
Bizi Allah’a yakın kılan akıl ve idrak nimetinin hakkkını vermek zorundayız. Yani düşünmeli, akletmeli ve nihayetinde doğru olanı idrak edip öyle yaşamalıyız.

Aklı hayvanî özellikleriyle örtülmüş, hakikati gözü görmez hale gelmiş insanlar, hayvanların yaşadığı hayattan daha öte bir hayat yaşayamazlar. Allah Tealâ, aklını kullanmayan insanların yaşayışını Kur’an-ı Kerim’de tasvir etmiştir:
“Hayır! Onlar hayvanlar gibidir, hatta onlar yolca daha da sapıktırlar.” (Furkan, 44)

İnsan bir kere düşünmez mi ki, neden halife oldu, yaratılmışların efendisi elbisesi niye kendisine giydirildi? İlim ve idrak tacı neden onun başına kondu? İbadet ve kulluk yazısı neden onun alnına yazıldı. Yüz yirmi dört bin peygamber boş yere mi geldi?
Elbette hayır! İş, insanın önemsediğinden daha ciddidir. Allah kimseye de haksızlık edecek değildir.
Mehmet ILDIRAR

Kadir Gecesi

En nurlu ve feyizli geceyi Kadir Gecesinde idrak ederiz. Kur’ân’da adı geçen tek ay Ramazan ayıdır; gece de Kadir Gecesidir. Bu bereketli saatlerin şeref ve kıymetini Kâinatın Rabbi Sevgili Habibine haber vermektedir. Bu gecenin faziletine o kadar değer verilmektedir ki, o vakitlerde tecelli edecek rahmetin ve ruhanî hâdiselerin anlatılması için müstakil bir sûre inmiştir. Bu sûre Kadr Süresidir.

“Biz onu (Kur’an’ı) Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ne olduğunu sen bilir misin? Kadir gecesi, bin aydan hayırlıdır.. O gecede, Rablerinin izniyle melekler ve Ruh (Cebrail), her iş için iner dururlar. O gece, esenlik doludur. Tâ fecrin doğuşuna kadar.”
Resul-i Ekrem Efendimiz (s.a.v) buyuruyor: “Kim Kadir Gecesi’nde inanarak, ihlas ile o geceyi ibadetle geçirirse, geçmiş günahları bağışlanır.”
“Kadir Gecesi yatsı namazında cemaatte hazır bulunan, ondan nasibini almıştır.”
Müminlerin annesi Hz. Aişe (r.anha) şöyle diyor : Dedim ki: “Ya Resullallah, Kadir Gecesi’ni bilirsem onda ne şekilde dua edeyim? Şöyle buyurdu:
Allahümme inneke afüvvün kerîmün tuhibbül afve fa’fü anni. (Allah’ım sen affedicisin, affı seversin, beni affeyle.)
Peygamberimiz (s.a.v) buyuruyor: “Kadir gecesinde bir defa, Kadir sûresini okumak, (başka zamanda) Kur’ân-ı kerîmi hatmetmekten daha sevâptır. Bu gece koyun sağma müddeti kadar namaz kılmak, ibâdet etmek, bir ay her geceyi ibâdetle geçirmekten daha kıymetlidir.”
Bu mübarek gecede dua sünnettir. O icabet vakitlerinden birisidir. Süfyan-ı Sevrî demiştir ki, “O gece dua etmek, namaz kılmaktan daha sevaptır. Kur’ân okuyup da dua ederse güzel olur.”
İbnü Hacer Heytemî Tuhfetü’l-Muhtâc’da der ki:
“Kadir gecesini görene, saklaması sünnettir. Onun kemâliyle faziletine ancak Allah Teâlâ’nın bildirdiği kimseler nail olur.”

Kadir Gecesi Olduğu Nasıl Anlaşılır?

Denizlerin suyu bir an tatlılaşır. Kadir gecesi, açık ve sakin olur, ne sıcak, ne de soğuk olur. Bulut yoktur. Yağmur ve rüzgar yoktur. Ertesi sabah güneş, kızıl olup, şuasız doğar. Yükselinceye kadar sanki büyük bir tabak gibidir. Kadir Gecesinde köpek sesi duyulmaz diyen âlimler de olmuştur.
Kadir Gecesi Kaçıncı Gecedir?
Kadir gecesinin, Ramazanı şerifin yirmisinden sonraki tek gecelerinde aranmasına dair müteaddit hadisi şerifler varit olmuştur. Birinden itibaren tek gecelerde aranmasını tavsiye eden büyüklerimiz de vardır.
İmamı Şa’rani Hazretleri, Kadir gecesinin kaçıncı gece olduğunu, Ramazanı şerifin giriş günlerine göre şöyle tespit etmiştir. İmamı Şarani Hazretleri 30 sene Kadir gecesiyle bu tarife göre müşerref olmuşlardır. Bir çok Allah dostu da bu usulle Kadir gecesini bulmuşlardır.
• Pazar günü girerse 29. gece,
• Pazartesi girerse 21. gece,
• Salı girerse 27. gece,
• Çarşamba girerse 19. gece,
• Perşembe girerse 25. gece,
• Cuma girerse 17. gece,
• Cumartesi girerse 23. gece.

Kadir Gecesinin 27. Gecedir Diyenlerin Delilleri

Ulemanın ekserisi “Leyle-i kadir ramazan ayının yirmi yedinci gecesidir.” demişlerdir. Bu görüşün sahibi bulunan ilim adamları delil olarak şu hadis-i şerifi göstermektedirler: “Leyle-i Kadir, yirmi yedinci gecedir.”

Bu nakli delile ilaveten akli bir delil ile mevzûu daha belirgin hale getirmek istiyoruz. Süre-i celilede (Kadir Suresi) “Leylet’ül Kadri” lafzı üç yerde geçmektedir. Bu lafzın harfleri dokuz tanedir. Bu sayıyı üçle çarptığımız zaman çıkan yekun de yirmi yediyi göstermektedir.
Din adamlarının bazısı, leyle-i kadrin senenin günleri içinde gizlenmiş olduğunu söylemişlerdir. İhmalkarlık yapmasınlar ve diğer geceleri de ihya etsinler diye bu gecenin gizlendiğini ifade etmişlerdir.
Hızır aleyhisselam da gizlenmiştir. İlim adamlarına ve zahid kimselere gösterilen alaka, fukara ve gurebaya da gösterilmelidir. bu ihtimalden dolayı: “Her geceyi kadir bil, her gördüğünü Hızır bil” denilmiştir.

Kadir Gecesini nasıl ihya edeceğiz?

– Yatsı namazında zammı sure olarak Kadir suresini okumalı.
– Bir iki sayfa Kur’an-ı kerim okumalı.
– Az da olsa sadaka vermeli.
– Mümkünse, kandil gecesi olması sebebiyle bir de TESBİH NAMAZI kılınır.
“Kadir gecesine rastlamış olan bir geceyi ihyâ eden, Kadir gecesini ihyâ etmiş gibi sevâb kazanır”
Hadîs-i şerîfini düşünülerek, sık sık vâki olan 27. gece ihyâ edilirse, o gece Kadir gecesi olmasa bile, büyük sevâba kavuşulur
.

Bu gece, bin aydan hayırlı olmasına gelince bu kesretten (çokluktan) kinayedir ve herkes için de söz konusu değildir. Belki her geceyi Kadir bilenler içindir. Evet sanki o, her geceyi ihyâ etmiş de, bu gecede bardağı taşıran rahmet damlayıvermiş… Derken kul, damla ile deryaya ermiş… Gizli olmasında da ayrı bir sır vardır.

Kadir Gecesi Her Gecede Aranmalı

Mü’min, her geceyi, her günü, Cenâb-ı Hakk’ın maiyetine ermiş bir ihsan şuuruyla çok iyi değerlendirmeli. Aslında mübarek günler ve geceler de bu tür insanlar için bir şey ifade eder. Yoksa tembel tembel yatıp birkaç gece kalkıp sadece onları değerlendirmek çok fazla bir şey ifade etmese gerek. Çünkü ne Efendimiz ve Ashab ne İmam Azam, sadece bir geceye hasredilen ihyayı bir şey saymamışlardır. Kadir Gecesi’nin belli olmamasının hikmeti de bence burada aranmalı.

Seksen Sene Yaşamış Gibi Sevap Kazanılan Gece

Bilindiği gibi bazı mübarek ay, gün ve gecelere ait bir kısım faziletlerden bahsedilmiştir. Meselâ Kur’an’ın ifadesiyle, Kadir Gecesini ihyâ eden bir insan, bin ayı ihyâ etmiş gibi sevap alır. Yine Efendimiz’in (s.a.v) ifadesiyle, vatanı korumak gayesiyle bir saat nöbet tutan insan, bir sene ibadet yapmış gibi sevap kazanır; keza bir saat tefekkür eden insan, bir sene ibadet yapmış gibi olur. Demek bu türlü az ve dar bir zaman dilimi içinde, yine hayatî önem taşıyan bir mekânda bir insanın yapacağı bazı hususî, cüz’î, zillî şeyler, cüz’iyetten çıkıp külliyet kesbediyor, zilliyetten çıkıp asliyete inkılâp ediyor ve Cenâb-ı Hakk’ın katında aslı eda edilmiş gibi kabul ediliyor.

İmam Rabbanî Hazretlerinin Ramazan’la ilgili değerlendirmesine gelince; En başta meselenin teşvik yanı söz konusudur. Yani bir insan, Ramazan-ı şerifi, gecelerini kıyamla, gündüzlerini de oruçla geçirirse, Kadir Gecesi’nde vaad edilen ilâhî lütuflar onun için bahis mevzuu olabilir. Dolayısıyla bütün bir seneyi câmî bir mümin olarak geçirmiş olur. Bu da, o insan için bir salih (doğurgan) dairenin teşekkül etmesi demektir ki, böyle bir durumda her hayır, başka bir hayrı doğurur ve derken o insan için bir hayırlar dairesi teşekkül eder.
Evet, bir insan gecesiyle gündüzüyle bir Ramazan-ı şerifi ihyâ etmekle, bütün sene hayırlara açık olabilir ve hep hayır yollarında dolaşabilir. Ramazan-ı şerifi tastamam ihyâ eden bir insan için Efendimiz (s.a.v): “İnanarak ve aynı zamanda sevabını da Allah’tan bekleyerek tutarsa, işlediği bütün günahları Allah (c.c) affeder.” buyurur. Demek bu türlü mübarek ibadetlerde insanın niyeti, hulûsu, yakîn mülâhazası çok önemli ki, bunların derinliğine göre Allah (c.c) bazen bire on, bazen yüz ve bazen de milyon veriyor. Tabiî böyle bir sevap katlaması, o insanın ömrünün senelerini aşar.

Bunu küçük bir misalle anlatmak gerekirse, diyelim ki Ramazan-ı şerifte Kadir Gecesi’ni yakaladınız. Bu, bin ay hesabına göre seksen üç sene dört ay yapar. Buna göre, o insan sanki seksen üç sene dört ay yaşamış gibi sevap kazanır; başka bir ifadeyle, bin ay namaz kılmış, bin ay oruç tutmuş gibi olur. Bu ise, bir insanın ömrünü aşkın bir şeydir; zira ümmet-i Muhammed’in (s.a.v) en uzun yaşayanları bile seksen yaşını biraz aşkın yaşamışlardır/yaşıyorlar.
Yine bu öyle bin ay ve öyle seksen sene ki, içinde riya yok, meselâ siz namaz kılar, rükua gidersiniz ama içinizden, “Çevredeki insanlar da gördü ki iyi bir rüku çıkardım.” diye geçirseniz; yine secdeye gider, Cenâb-ı Hakk’ın Efendimiz’in secdesini tarif ederken “Secde edenler arasında kıvrım kıvrım halini Allah görüyor..” ifadesinde olduğu gibi, kıvrım kıvrım bir secde eda edersiniz ama aklınızın köşesinden, “Nasıl secde edilirmiş insanlar bir görsün.” diye geçirseniz, sizin bu düşünceniz o secdeyi de, rükuu da ve onların önündeki şeyleri de alır götürür. Sadece yatıp kalkmanız ve bir de yorgunluğunuz yanınıza kâr kalır. Ama Kadir Gecesi’nde kazandığınız şey, öyle bir netice verir ki, gecenin bir ânında ve kimsenin olmadığı bir ortamda yaptığınız ibadet taati riya, fırtınaları alıp götürmez. Yine onun içinde başka günahlar da yoktur; meselâ harama bakmamış, yalan söylememiş, din-i mübin-i İslâm’ın esaslarına aykırı hareket etmemişsinizdir.

Bir ehl-i tahkikten bu geceyle ilgili şöyle bir değerlendirme duymuştum; bu zat derdi ki, meselâ birinin malını yemişsiniz, birine sövmüşsünüz ya da birinin gıybetini etmiş, çekiştirmişsiniz. Bütün bunların karşılığını ötede sizin sevabınızdan alır, ona verirler. Ancak bu verilecek şeyler, sizin yaptığınız şeylerden verilir; fazlî olan, yani Allah’ın (c.c) size fazlından verdiği şeylerden verilmez. O hâlde, eğer Cenâb-ı Hak bir gecede size seksen senelik bir ecir vermişse, seksen bin adama borcunuz da olsa, eğer sizin sadece o geceniz varsa, o geceniz alınıp onlara taksim edilir ama Allah’ın fazlî surette size verdiği şey, seksen seneye muâdil olarak size kalır…

Meleklerin Kutladığı Gece; Leyletül Kadir

Kadir Gecesi, semavî tâkların kurulduğu, sultanların gelip geçtiği ve meleklerin kutladığı gecedir. Bu gecede melekler ceste ceste inerler. Kadir sûresinde bu iniş anlatılırken, zorluk ifade eden bir fiil sigası (kip) kullanılır: “Tenezzelü” yani o kadar çok melek, o kadar ciddi bir arzu ile iner ki, hep birlikte bir turnikeden geçiyorlarmış gibi bir sıkışıklık ve zorluk yaşanır. Ve bu iniş şafak atıncaya kadar devam eder.
Fahr-i Kâinât Efendimiz, Kadir gecesinin vaktini biliyordu. Fakat bir gün “Kadir gecesinin hangi gün olduğunu söyleyecektim; dışarıya çıktım, baktım ki iki insan birbiri ile münakaşa ediyor. Onlarla meşgul olurken Kadir gecesi bana unutturuldu.” buyurmuş ve bu sözüyle hem müminler arasındaki en ufak bir ihtilaf ve kavganın kendisini nasıl derinden yaraladığını ve hem de Kadir gecesinin gizli kalmasında bir hikmet-i ilahiye bulunduğunu işaret etmişti.

“Her geceyi Kadir, her kişiyi Hızır bil.” vecizesi de kısa; ama pek şümullü bir sözdür. Evet, Hızır (a.s) da insanlar arasında gizlidir. O, Yasin midir, Mustafa mıdır, Abdürrahîm midir, bilemezsiniz. Fakat siz herkese saygılı olur, her muhtaca yardım eder, herkesin elinden tutar, bütün insanlara sadrınızı-sinenizi açarsanız bir gün ehl-i imandan bir Hızır’a rastlarsınız ve sizin de gönül bahçeniz yeşerir.

Evet, Allah’a (c.c) yürekten bir bağlılık yoksa zor bulursunuz Kadir’i, Hızır’ı ve İsm-i A’zam’ı. Bunlar, ancak kendi gönlünüzde sıdk ve sadakati yakaladığınız; ardına düştüğünüz şeyi önce kendi gönlünüzde arayıp bulduğunuz zaman sır perdelerini açar size. İçinizde hazırcılık mülahazası varsa; “hemen bulayım, hemen diyeyim, hemen elde edeyim.” duygusuna bağlı iseniz daha çok beklemeniz gerekecektir.
Bu mevzuu da şimdilik, bizim de ölçü olarak kabul ettiğimiz cümleyi bir kere daha tekrar ederek bitireyim: “Siz, Allah’ın isimleri içinde İsm-i Asgar’ı gösterin, ben de size İsm-i A’zam’ı göstereyim”

Hadislerde Kadir Gecesi

İbn-i Abbâs’dan (r.a) rivâyet edildiğine göre, Nebî (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
“Ashâb’ım! Siz leyle-i Kadr’i Ramazan’ın aşr-ı ahîrinde (son on gün) arayınız!. Leyle-i Kadir, ya Ramazan’ dan dokuz gece kala, yâhut yedi gece kala, yâhut da beş gece kaladır.”

Hz. Âişe’den (r.anha) şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Ramazan’ın son on günü girince, Nebî (s.a.v) ibâdet konusunda daha da ciddî bir sa’y ü (gayret) içtihâd arz ederlerdi. Gecesini ihyâ eder, ehl ü âilesini de ibâdet için uyandırırdı.

Bin aydan hayırlıdır denmesinin hikmeti nedir?
“Bin ay” seksen üç sene dört aylık bir süreye tekabül eder. Geçmişteki salih kimselerin bir ömür boyu kazandıkları manevi mertebeyi bir gece içinde elde etme fırsatıdır. Resulullah (s.a.v) sahabilere İsrailoğullarından bir kimsenin Allah yolunda bin ay boyunca silâhlı olarak cihat ettiğini anlatmıştı. Sahabiler bunu duyunca şaşırdılar ve kendi amellerini az, gördüler. Bunun üzerine Kadir Suresi indirildi.
Başka bir rivayette Peygamberimiz Sahabilere İsrailoğullarından dört kişinin seksen sene boyunca hiç günah işlemeden ibadet ettiklerini anlattı. Sahabiler bunu hayretle karşıladı. Cebrail (a.s) geldi, “Yâ Muhammed, ümmetin o birkaç kişinin seksen sene ibadetinde hayrete düştüler. Allah sana ondan daha hayırlısını indirmiştir” diyerek Kadir Suresini okudu ve, “İşte bu senin ve ümmetinin hayran kalışından daha hayırlıdır” buyurdu.

Diğer bir rivayette Resulullah’a (s.a.v) bütün ümmetlerin ömürleri gösterilmişti. Kendi ümmetinin ömrünü kısa görünce, ömrü uzun olan ümmetlerin amellerini düşündü. Kendi ümmetinin bu kısa ömürlerinde yaptıkları amellerle onlara ulaşamayacakları endişesi içinde üzüldü. Yüce Allah’ta (c.c) Habibine, bu üzüntüsüne mukabil Kadir Gecesini vererek diğer ümmetlerin bin yılından daha hayırlı kıldı.

Kadir Suresi bu hadiseler üzerine nazil olmuştur. Bu süre, Sahabilerin üzüntüsünü hafifleten bir suredir.
Bir hadiste, “O gece yeryüzüne inen meleklerin sayısı çakıl taşlarının sayısından çok daha fazladır.” buyrularak buna işaret edilir.
Kadir Gecesinin Ramazan’ın hangi gecesine rastladığı hususunda pek çok rivayet olmakla birlikte, Ramazan’ın son on gününde aranması tavsiye edilmiştir. Bazı hadis-i şeriflerden de 27. gecesine denk geldiği bildirilmektedir. “Onu yirmi yedinci gecede arayınız” mealindeki hadis bu hususa işaret etmektedir.

Bu rivayetlerin ışığında, İslâm âlimleri Kadir Gecesinin Ramazan’nın yirmi yedinci gecesi olarak kabul etmiş ve böylece Müslümanlar o geceyi Kadir Gecesi niyetiyle ihya ede gelmişlerdir.
Bunun için müminler mümkün mertebe, vakit ve imkânları ölçüsünde Kadir Gecesini değerlendirmeye çalışırlar. Uyku ve istirahatla geçirmemeye gayret ederler. Çünkü bu gecede her bir Kur’ân harfine otuz bin sevap verilmektedir. Diğer ibadetlerin sevabı da o nispette artış göstermektedir.

Kadir Gecesini değerlendirmek ve o vaktin feyiz ve bereketinden istifadeyi arttırmak için namaz kılınır, Kur’ân okunur, Kur’ân tefsirleri mütâlâa edilir. Zikredilir, salavat-ı şerife getirilir. Dualar edilir, Allah’a niyaz ve tazarruda bulunulur. Fakir ve kimsesizler doyurulur, bol bol sadaka verilir. Hâsılı her vesileyle vakit nurlandırılır. Kadir Gecesinin getireceği büyük kazanç hakkında rivayet edilen hadisler en güzel teşvik mahiyetini taşımaktadır.

“Kim inanarak, sevabını ancak Allah’tan bekleyerek Kadir Gecesinde kıyam üzere olursa (uyanık kalıp ihya ederse) geçmiş günahları affedilir.”

Kadir gecesi hakkındaki hadis-i şeriflerde buyruldu ki:
“Dört gecenin gündüzü de gecesi gibi faziletlidir. Allahü teâlâ, o günlerde dua edenin isteğini geri çevirmez, onları mağfiret eder ve onlar bu günlerde bol ihsana nail olurlar. Bunlar, Kadir gecesi, Arefe gecesi, Berat gecesi, Cuma gecesi ve günleri.”
“Kadir gecesinde, bir kere Kadir suresini okumak, başka zamanda Kur’an-ı kerimi hatmetmekten daha sevabdır. Kadir gecesinde bir tesbih [Sübhanallah], bir tahmid [Elhamdülillah], bir tekbir [Allahü ekber], bir tehlil [La ilahe illallah] söylemek yedi yüz bin tesbih, tahmid, tekbir ve tehlilden kıymetlidir. Bu gece koyun sağımı müddeti kadar [az bir zaman] namaz kılmak, ibadet etmek, bir ay bütün geceleri sabaha kadar ibadetle geçirmekten daha kıymetlidir.”

“Kadir gecesi üç defa “La ilahe illallah” söyleyen Müslümanın, birincisinde bütün günahları bağışlanır. İkincisinde Cehennemden kurtulur, üçüncüsünde Cennete girer.”
O halde Allahü teâlânın rızasına kavuşmak için, hiçbir iyiliği küçük görmemeli! Gazabı günahlar içinde saklı olduğu için, hiçbir günahı küçük görmemeli; orta namazı kaçırmamak için, beş vakit namazı vaktinde kılmalı; evliya halk arasında gizli olduğu için herkese iyi muamele etmeli. Her geleni Hızır, her geceyi Kadir bilmelidir.

Hadis-i şeriflerte buyruldu ki:
“Allah indinde en kıymetli gece, Kadir gecesidir.”
“Bin aydan daha kıymetli olan Kadir gecesinin hayrından mahrum kalan, her hayırdan mahrum kalmış sayılır.”
“Kadir gecesini, Ramazanın son on gününün 21, 23, 25, 27 ve 29 gibi tek gecelerinde veya Ramazanın son gecesinde arayın. Sevabını umarak Kadir gecesini ibadetle geçirenin günahları af olur.”
İmam-ı a’zam hazretleri, Kadir gecesinin, Ramazanın 27. gecesine çok isabet ettiğini bildirmiştir. “Kadir gecesine rastlamış olan bir geceyi ihya eden, Kadir gecesini ihya etmiş gibi sevap kazanır” hadis-i şerifini düşünerek sık sık vaki olan 27. gece ihya edilirse, o gece Kadir gecesi olmasa bile, büyük sevaba kavuşulur.

Kadir gecesini soran bir zata, Peygamber efendimiz, “Bu yıl Kadir gecesi Ramazanın ilk gecesi idi geçti. 27. geceyi ihya et! Ramazanın 27. gecesini ihya edene, vücudundaki kıllar sayısınca, hac, umre, şehid ve gazi sevabı verilir.” buyurdu.
Mübarek vakitlerde, günahlardan titizlikle uzak durmalı, taatları, ibadetleri ve her çeşit hayratı artırmalıdır. Zira Allahü teâlâ, tarafından sevilen kimse, faziletli vakitlerde faziletli amellerle meşgul olur. Buğzettiği kul ise; faziletli vakitlerde kötü işlerle meşgul olur. Kötü işlerle meşgul olanın bu hareketi azabının daha şiddetli olmasına ve Allahü Teâlânın, ona daha çok buğz etmesine sebep olur. Çünkü o, böyle yapmakla vaktin bereketinden mahrum kalmış ve onun hürmet ve şerefini çiğnemiş olur.
Müslümanları sevindirmeli, bunların sevaplarını ölü diri bütün müminlere göndermeli! Kadir gecesini ihya edenin, Ramazan orucunu tutanın, haccı kabul olanın, bütün günahları affolursa da, namaz, oruç ve kul borçları ödenmiş olmaz. Bunları kaza ederek, ödeyerek borçtan kurtulmak gerekir.
Bin aydan faziletli, ne kadar kadri yüce!
Sayısız günahkâr kul, affa uğrar bu gece.
Günahların affolması için Ehl-i sünnet itikadına sahip olmak, bid’at işlememek lazımdır.

Kadir Gecesin Alametleri 

  • “Kadir gecesi açık ve mülayim olur. Soğuk ve sıcak değildir, sabahında da güneş zaif ve kızıl olarak doğar.”
  • “Kadir gecesi açık olur, sıcak ve soğuk değildir. Bulut yoktur. Yağmur ve rüzgar yoktur. O gecenin sabahının alameti güneşin şuasız doğmasıdır.”
  • “Kadir gecesi sabahı güneş şuasız olarak doğar. Yükselinceye kadar sanki büyük bir tabak gibidir.”

Rüyada aslan görmek

ASLAN: Rüyada aslanı evinde gören kimse, hayra, saltanata ve uzun ömre erişir.
Rüyada aslanı gördüğünü, fakat aslanın onu görmediğini görmek, korkudan emin olmaya, ilim ve hikmete nail olmaya işarettir.
Aslan etini yediğini gören kimse, devlet tarafından mal verilerek zengin olur.
Aslan başı yediğini görse, bü­yük saltanat ve mülke sahip olur.

Aslanın derisinden yahut kı­lından bir şey aldığım görmek, mirasla yorumlanır.
Aslana binmek, güçlü bir düş­mana galip gelmeye işarettir.
Aslanın ısırması, zarara ve hasta için ecelinin yaklaşmasına işarettir

Herşeye rağmen rüya ile amel etmek doğru değildir sonuçta bir rüyadır, fazlaca anlam yüklemek ve hayatımızı yaşantımızı ona göre tahsis etmek doğru değildir bu konuda dikkatli olmak gerekir.

Rüya görmenin çeşitli sebepleri vardır gün içerisinde kafamıza takılanlar rüyamız olabilir çok müşkil olduğumuz bir olay rüyamıza girebilir. ancak bu şekilde de olsa hak rüyalar vardır, bunu bilmek zordur ancak, rüyalarımızı herkese anlatmamalıyız, en güzel rüya tabiri güneş doğmadan ve sabah namazının ardından tabir ettirilmesi güzel olanıdır.

Unutmayın hayat gerçektir, rüya uyanınca biter, en başta dediğimiz gibi rüya ile amel edilmez.

Rüyada gaf yapmak

GAF: Rüyada uygunsuz söz ve davranışta bulunduğunu görmek, pişmanlık duyacağı hale, duygusal hareket etmeye ve akılsızlığa işarettir. Rüyada sevgiliye kötü söz söylemek, pişmanlığa yorumlanır. Rüyada anne babaya kötü söz söylemek tutarsızlıkla tabir edilir.

Herşeye rağmen rüya ile amel etmek doğru değildir sonuçta bir rüyadır, fazlaca anlam yüklemek ve hayatımızı yaşantımızı ona göre tahsis etmek doğru değildir bu konuda dikkatli olmak gerekir.

Rüya görmenin çeşitli sebepleri vardır gün içerisinde kafamıza takılanlar rüyamız olabilir çok müşkil olduğumuz bir olay rüyamıza girebilir. ancak bu şekilde de olsa hak rüyalar vardır, bunu bilmek zordur ancak, rüyalarımızı herkese anlatmamalıyız, en güzel rüya tabiri güneş doğmadan ve sabah namazının ardından tabir ettirilmesi güzel olanıdır.
Unutmayın hayat gerçektir, rüya uyanınca biter, en başta dediğimiz gibi rüya ile amel edilmez.