Cuma Gününün Fazileti

Ebu Nasr el-Vâsıkî anlatıyor: Ebu Zerr’den Ebu Bekir’i Sıddık’ın (r.a) anlattığı şu hikayeyi işittim: Bir bedevi Hz. Resûlullah’ın (s.a.v) yanına geldi ve:
“Bana söyle dediğiniz bir haber ulaştı: ‘Her kim büyük günah işlemekten sakınırsa, bir cumadan diğer cumaya ve bir namazdan diğer namaza kadar işlediği günahlar affedilir.” bu doğrumudur?. Resûlullah (s.a.v): “Evet,” dedi ve ekledi; “Cuma günü alınan gusül ve Cuma namazına gitmek için yürümek bile günahlara kefarettir. Atılan her adım, yirmi senelik amele denktir. Cuma bittikten sonra o kula iki yüz senelik ecir ve mükafat verilir.” .

Hz. Ali’den (r.a) rivayet edilen bir hadisi şerifte Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuşlardır:
“Cuma günü olunca mescidin her kapısına yetmiş bin melek gelerek bekleşirler. İçeri giren herkesi ismi ile kaydederler. Onlardan en son yazılan kişi, imamın minbere çıkıp oturduğu zaman gelen fakat, (safları geçmek için) insanlara eziyet etmeyen ve konuşmayandır. İşte bu, cuma günü hissesi en az olandır. Bu hissesiyle iki cuma arasında işlemiş olduğu bütün günahları bağışlanır.”

Bir ayeti kerime de Allah (c.c) şöyle buyurmuştur:
“Rabbin meleklerine: ‘Ben yeryüzünde muhakkak bir halife yaratacağım’ dediği zaman onlar: ‘Bizler seni hamdinle tespih ve takdis edip dururken, orada fesat çıkaracak ve kanlar dökecek birini mi halife ile bırakıyorsun?’ dediler.” Meleklerin böyle demesi üzerine Allahu Teâla onlara: “Şüphesiz ben, sizin bilmediğiniz şeyleri bilirim” buyurdu.

Bu söz üzerine bütün melekler korkularından Arşı yedi defa tavaf ettiler. Bu tavaf üzerine Allah’u Teâlâ onları affetti ve yeryüzünde bir ev
yapmalarını emretti. Öyle ki; Adem oğullarından birisi, bir günah işlediği zaman bu evi yedi defa tavaf edecekler ve bu vesileyle de meleklerin günahlarının (hatalarının) bağışlandığı gibi onlarında günahları bağışlanacaktı.

Melekler yeryüzüne inip Allah’ın (c.c) dediği yere bir ev yaptılar. Bu ev (Kabe) Nuh’un (a.s) tufanına kadar muhafaza edildi. Tufan esnasında Allah (c.c) onu dördüncü kat semaya yükseltti. Kabe’nin yanına bir bina daha inşa ederek adını Beytü’l-Mamûr koydu . Minaresini, ancak beş yüz senelik bir zaman içerisinde kat edilecek kadar uzun yaptı.

Cuma günü olduğu zaman Cebrail (a.s) Beytü’l-Mamûr’un minaresine çıkarak ezan okur; İsrafil (a.s) minberde hutbe okur; Mikail de (a.s) bütün meleklere imamlık yaparlar. Namaz sona erince Cebrail (a.s):

-Okuduğum ezandan dolayı kazandığım sevapları yeryüzündeki bütün müezzinlere bağışlıyorum, der. İsrafil:
-Ben de okuduğum hutbe vesilesiyle elde ettiğim bütün sevapları yeryüzündeki hatiplere hediye ediyorum, der. Mikail:
-Ben de kıldırdığım namazdan elde ettiğim sevapları yeryüzündeki imamlara bağışlıyorum.” der. Orada bulunan melekler de:
-Bizler de bu günün cuma olması hassasiyetiyle, cemaatle kıldığımız bu namazdan elde ettiğimiz bütün sevabı, bugün cuma namazı kılan Müslümanlara hediye ediyoruz.” derler. Bu konuşmalardan sonra Allah (c.c) meleklerine:

“Ey meleklerim! Kullarıma ikramda bulundunuz. Ben ise ikramda bulunanların en cömerdiyim. Ey meleklerim! Şahit olunuz ki ben de onları bağışladım.” der.
İşte, Cuma gününün hürmeti ve elde edilen bütün bu sevaplar Hz. Muhammed’in (s.a.v) ümmetine mahsustur. Geçmiş ümmetlerin bu günden hiçbir hisseleri yoktu.
Şeyhû’l-İmam Zendûsi anlatıyor: Ebu Muhammed b. Abdullah b. Fazl’dan işittim o, Farsça derslerin yapıldığı bir ilim halkasında, Evzai’den dinlediği şu hikayeyi anlattı:
Meysere b. Huneys bir gün kabristana uğrayarak oradakilere: “Esselamu aleyküm ey kabir ehli!” diyerek selamda bulundu. Daha sonra: “Ey burada yatanlar! Sizler öncekiler, bizler ise sonrakileriz. Allah size de bize de merhametiyle muamelede bulunsun. Sizin kavuştuğunuz yere kavuştuğumuzda bizi bağışlasın ve bereketiyle ihsan etsin.” dedi. Anlatmaya devam ederek; O esnada Allah (c.c) kabristandan bir adamın cesedine ruh vererek konuşturdu. Kabirdeki adam kendisine cevapla:
-Ey dünya ehli! Sizlere müjdeler olsun ki, sizler ayda dört defa haccedebiliyorsunuz. Meysere:
-Allah sana rahmet etsin! Bizler ayda dört kere nasıl hac edelim? diye şaşırırcasına soruda bulundu. Adam:
-Bilmez misiniz ki Cuma namazı, kabul olunmuş bir hac (sevabı) demektir. Meysere:
-Söyle, o günde ne yapalım? diye sordu. Adam:
-Çokça günahlarınızın affı için Allah’a niyazda bulunun. Yoksa, ahirette ondan başkası fayda vermiyor, dedi. Meysere:
-Peki benim selamımı niçin almadın? Adam:
-Verilen her selam, bir iyilik demektir. Bizler ise ne iyilik yapabiliriz ne de kötülük. Bu ikisi bizden alınmıştır. Bizler sizin: “Allah, filanca ölüye rahmet etsin.” demenize bile razıyız, dedi.
“Ey Muhammed! Cuma ve cennet benimdir (benim hoşnutluğumdadır). Onları senin ümmetine verdim. Benim rızam, cennet ve Cuma ile beraberdir. Hepsini onlara hediye ettim.” .

422- İbnu’l-Cevzî, el-İleli’l-Mütenâhiye, 1/787; hadisin değişik rivayetleri için bkz: İbnu Mace, es-Sünen, Salat, No: 1087;
423-Ebu Davud, es-Sünen, Taharet, No: 346; Tirmizî, es-Sünen, Salat, No: 469; Nesâî, Cumua, No: 1380.
424-Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 2/239. Aynı konudaki hadisler için Bkz: Nesâî, Cumua, 13, (1384-1385); İbnu Mace, İkameti’s-Salat, 121 (1092); Beğavî, Şerhu’s-Sünne, No: 1061-1062; Tahavî, Şerhu, Müşkilu’l-Asâr, 3/248; Hatib Tebrizî, Mişkât, No: 1384; el-Müttaki el-Hindî, Kenzu’l-Ummâl, No: 21171.
425- Bakara 2/30,
Tufan sona erdikten sonra Kâbe tekrar yeryüzüne indirilmiştir.


Senin yorumun bizler için Çok değerli... Lütfen Yorum yapınız.

E-posta hesabınız kaydedilmez.

PHP Code Snippets Powered By : XYZScripts.com