Yola Çıkmadan Önceki Vazifeler
İlim, hac, hizmet ve irşat gibi kıymetli işler için yola çıkılırken, yolcunun dikkat edeceği önemli vazife ve edepler mevcuttur. Bunları kısaca arz edeceğiz:
Kalp Sükuneti
Her ibadette olduğu gibi, Allah rızası için bir mürşidi ziyarete giderken de kalp, huzurlu olmalıdır, sakin bulunmalıdır. İş endişesi, borç ızdırabı, aile sıkıntısı, para hırsı, baba-anne kızacak korkusu ve mümin kardeşlerine kin içinde kıvranan bir kalple bu yola çıkılmaz, çıkılsa sonuç alınmaz. Civarındaki halk ile anlaşamayan kimse, Hakk’a sevilemez. Hakkı sevmeyen de halk ile geçinemez. Özellikle irşat olmak için Kamil mürşit ziyaretine ve sohbetine giden kimsenin kalbi boş ve hoş olmalıdır.
Yol azığı ve yol arkadaşı edinmek
Sofilikte en güzel ahlak, Allah (c.) için başkasının yükünü çekmek fakat kimseye yük olmamaktır. Buna her durumda dikkat etmelidir.
Yolculuğa çıkan kimse, mümkünse başkasına yük olmamalıdır. Ancak hasta veya maddi durumu zayıf kimselere yardımcı olmak, gücü yetenler için en şerefli bir iştir. Kendisine yetecek ve kardeşlerine de ikram edecek şekilde temiz ve güzel azık hazırlamak insanın kerem ve cömertliğini gösterir. Azığına kardeşlerini ortak etmeli, ikramdan çekinmemelidir.
Asr-ı saadette, Yemen tarafından hacca gelen bazı insanlar, azık almadan yola çıkıyorlar, kendilerini uyaranlara da: “Bizler tevekkül sahibi kimseleriz; bizim Allah’a (c.c) güvenimiz tamdır, azık almaya gerek yoktur.” diyorlardı. Fakat yolda, insanlardan yiyecek dileniyor, çoğu zaman da zor kullanarak milletin malına el koyuyorlardı. Allah’u Teala onların halini sevmedi ve:
“Yola çıkarken azık edinin. Şunu da bilin ki, en hayırlı azık takva azığıdır. Ey akıl sahipleri, sadece benden korkun; bana karşı takva üzere bulunun.”[1] emrini verdi.
Resülullah (s.a.v) bir kişinin tek başına yolculuk yapmasını yasaklamıştır. Ayrıca: “Şeytan tek kalanla beraberdir; (hayır ehli) iki kişiden ise çok uzakta durur.” buyurarak, her halde cemaatle hareket etmeyi emretmiştir.
Hz. Alkame: oğluna şu tavsiyeyi yapmıştır:
“Yavrum! Herkesle sohbet etme. Bak, kendisiyle beraber bulunduğunda senin ahlakını güzelleştiren, kendisine hizmet ettiğinde senin şerefini koruyan, bir şey istediğinde hemen ikramda bulunan, istemesen de vermeye senden başlayan kimselerle arkadaş ol. Kendisinden sana bir zarar gelmeyen, sana karşı hiç bir halde ahlakı değişmeyen, gerçekler ortaya çıkınca seni yüz üstü bırakmayan kimselerle beraber bulun.”
Günümüzde mümin kardeşlerle kafile halinde yolculuk yapmanın en önemli faydası, beş vakit namazı kazaya bırakmadan vaktinde ve cemaatle kılmaktır.
Sorumlu başkan seçmek
Yola çıkanlar birden fazla kişi olunca, içlerinden birisini kendilerine başkan ve idareci seçmeleri gerekir. Bu konuda Resülullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
“Topluca bir yolculuğa çıktığınız zaman,içinizden birini emir seçiniz.”[2]
Seçilen sorumlunun, cemaatin en alimi ve Kur’an-ı Kerim-i en iyi bileni olmalıdır. Ayrıca, başkan seçilen kimsenin cemaatin en müttakisi, en kabiliyetlisi, en cömerdi, en şefkatlisi ve en merhametlisi olması gerekir.
Resülullah (s.a.v) Efendimiz:
“Allah katında arkadaşların en hayırlısı; Arkadaşları için en hayırlı olanı (onlara en iyi davrananı) dır.”[3] buyurmuştur.
Cemaatin en hayırlısı da, başındaki sorumluya güzelce itaat ederek onu sıkıntıya sokmayandır. Hak yolunda gidenlerin en önemli işi birlik ve dirliktir. Kardeşleriyle güzel geçinemeyen kimse güzel bir sofi olamaz.
Sofileri sevemeyen kimse, mürşidi de sevemez. Bir insanın aklını ölçmek için, insanlarla geçimine ve kaynaşmasına bakılmalıdır. Kimseyi sevmeyen ve kimseye sevilemeyen insanda çok kötü bir hastalık vardır; onun mutlaka çaresine bakmalıdır.
Vedalaşmak
Yola çıkarken aile ve çocuklarıyla vedalaşıp helalleşmek, kardeşleriyle vedalaşmak ve onlara dua etmek sünnettir. Bu esnada karşılıkla dua etmek berekettir. Rahmet Peygamberimiz (s.a.v):
“Sizden biriniz sefere çıkacağı zaman kardeşiyle vedalaşsın. Şüphesiz Allah Teala, vedalaşırken yapılacak duada onun için bereket yaratır.” buyurmuştur.
Yine Efendimiz (s.a.v) misafirin duasının kabul edildiğini belirtmiştir.
Vedalaşırken insan en değerli şeylerini Allah’u Teala’ya emanet etmelidir. Bunların başında din ve edep gelmektedir.
Resülullah Efendimiz (s.a.v), vedalaşma konusunda Hz. Lokman’ı (a.s) bize örnek vererek şöyle buyurmuştur
“Lokman (a.s) oğluna dedi ki: “Ey oğulcağızım! Şüphesiz Allah, kendisine bir şey emanet edildiği zaman onu muhafaza eder. Ben de senin dinini, emanetini, amelinin sonunu Allah’a emanet ediyorum.”[4]
Hz. Ömer (r.a) insanlara hediyelerini dağıtırken, yanına çocuğu ile birlikte bir adam geldi. Hz. Ömer (r.a) adamla oğluna bakınca:
– Bu çocuk sana ne kadar benziyor; bu şekilde birbirine benzeyen hiç kimse görmedim.” dedi. Adam da:
Ey müminlerin Emiri! Sana bu çocuğun durumunu anlatayım.” dedi ve şunu anlattı:
– Annesi buna hamile iken, ben bir yolculuğa çıkmak istedim. Annesi bana: – Beni bu halde bırakıp nereye gidiyorsun? dedi. Ben de:
– Karnındaki çocuğu Allah’a (c.c) emanet ediyorum dedim ve yolculuğa çıktım. Geldiğimde hanımım ölmüştü. Oturduk, diğer yakınlarımla konuşuyorduk. Birden hanımımın kabri üzerinden bir ateşin parladığını gördük. Oradakilere:
– Bu nedir? diye sordum. Senin hanımının kabridir, bu ateşi her gün kabrinin üzerinde görüyoruz.” dediler. Bunun üzerine ben:
– Vallahi o, gündüzlerini oruçla, gecelerini ibadetle geçiren iyi bir kadındı; bu ateş neden acaba? dedim ve kazmayı alarak kabre vardık:
Kabri kazdık, birde baktık ki, içinde bir ışık yanıyor ve çocuk da orada yuvarlanıp duruyor. O esnada gaipten bir ses bana:
“Bu senin (bize bıraktığın) emanetindir. Eğer anasını da bize emanet etmiş olsaydın, onu da sağ salim bulurdun!” dedi.
Resülullah (s.a.v) bir adamı uğurlarken, şöyle dua etmiştir:
“Allah’u Teala, seni takva ile rızıklandırsın, günahlarını bağışlasın, her ne tarafa yönelirsen karşına hayrı çıkarsın.”[5]
Yolcu için istenecek en güzel şey, yolculuğun hayırlara vesile olmasıdır. Hac, hizmet, ilim ve büyükleri ziyaret için çıkılan bir yolculuğun ana sebebi, kalbin ıslahıdır. Bu işin başı kadar sonu da önemli olduğu için, Efendimiz (s.a.v) Hac veya Cihada gönderdiği kimselere Allah’tan, hayırda muvaffakiyet ve hayırlı akıbet istemiştir. İyi niyetle başlanan bir işin, iyi bir şekilde tamamlanması çok önemlidir. Şeytan başta bozamadığı bir hayrın peşini bırakmaz; onu sonunda bozmak ister; hatta insan ölene kadar o hayrı zayi ettirme derdine düşer. Bir hayırlı iş için evinden ihlasla çıkan bir kimse aynı ihlas ve muhabbetle geri dönmemişse, onun içine şeytan girmiş, işine hata karışmış demektir.
Yol sadakası vermek
Sadaka, kötülüklere karşı manevi bir siperdir. Sadaka rahmet vesilesidir. Sadaka, vereni muhafaza, alanı memnun eder. Fakiri sevindiren kimseden Allah (c.c) razı olur. Efendimiz (s.a.v) sadaka ve iyiliğin kerametini şöyle beyan buyurmuştur:
“Sadaka Allah’ın gazabını söndürür, kötü ölüme mani olur.”[6]
“Bir sadaka yetmiş belayı defeder.”[7]
“İnsanlara iyilikte bulunmak, kişiyi kötü durumlara düşmekten, afet ve belalardan korur.”
Büyüklerden birisi: “Fakirlere sadaka vererek gönüllerini hoş et; korkma, istediğin vakit yola git” demiştir.
Özellikle mürşid-i kamil ile özel görüşmeye ve kalbini tedaviye giden kimselere görüşmeden önce sadaka vermesinin ayrı bir bereket ve değeri vardır. Allah’u Teala, bir Ayeti kerimede, yüksek makamlarla özel görüşme edebini şöyle tarif buyuruyor:
“Ey iman edenler! Peygamber ile gizli ve özel bir görüşme yapmak istediğiniz zaman, konuşmanızdan önce bir sadaka verin.”[8]
Not:
Bu Ayette ki sadaka emri, peşinden gelen ayet-i kerime ile ruhsata çevrilmiş ve mecburiyet kaldırılmıştır. Ancak, isteyen kimse bu edeple amel eder; bereketine erer.
Büyük fıkıh ve hadis alimi ve aynı zaman da edep üstadı İmam Nevevi (rah) demiştir ki: “Şeyh ve üstatlarımdan birisini her ziyarete gittiğimde, muhakkak, yolda bir sadaka verip: “Allahım! Beni üstadımda kusur araştırma hastalığına düşürme; onun anlayamayıp kusurlu zannedeceğim hallerini benden gizle, diye dua ederdim”. Kim, mürşidine bu şekilde giderse, onun bereketine nail olur.
[1] Bakara / 197.
[2] Ebu Davud.
[3] Tirmizi, Ahmed b. Hanbel.
[4] Tirmizi.
[5] Tirmizi.
[6] Tirmizi.
[7] Tebarani.
[8] Mucadele / 12.
Sen ne güzel ne aydınlık bir insansın maşallah ❤️
Keşke her aile böyle bilinçli olsa bizlere din zorbalıkla dikte edildi çok üzgünüm bundan dolayı
Allah herkezi ahirete layıkıyla hazırlamayı nasip etsin… ,