Şu ayeti kerime de rabıtaya delil kabul edilmiştir:
“O kadın (Züleyha) andolsun, ona (Yusuf’a) musallat olmayı kafasına koymuştu. Eğer Rabbinin burhanını görmemiş olsaydı, o da o kadını arzulamıştı. İşte biz ondan fenalığı ve fuhşu ber-taraf edelim diye burhan gönderdik. Çünkü Yusuf ihlasa erdirilmiş kullarımızdandı.”[1] ayetin tefsirinde burhan şöyle açıklanmaktadır.
Burhan’dan maksat Yakub’ın (a.s) suretinin bir anda Yusuf’un gözünün önünde canlanıp hayretle parmağı ağzında ona: “Aman kendine sahip ol! Ondan yüz çevir!” diye hitap etmesidir. Babasının böyle gözünün önünde canlanıp kendini uyardığını gören Yusuf, toparlanmış ve bu işten vazgeçmiştir.
Rabıta bu ayetin tefsirinde ki “Yusuf’un, Ya’kub’un hayelini görmesi” gibi, müridin şeyhinin hayalini gözünde ve gönlünde taşımasıdır.
Hadis kitaplarında Hz. Peygamber’in (s.a.v) konuşmalarını nakleden sahabilerin “Şimdi onu görür gibi oluyorum, onun şöyle yaptığını gözümle görür gibiyim” tarzındaki ifadeler, bu tür hayal de canlandırmaların fitri ve tabii oluşunu göstermektedir.
Netice itibariyle rabıta, Allah ile kul arasına üçüncü bir şahsı sokarak irtikab edilmiş bir şirk değil, aksine müridin önüne ve gönlüne sunulmuş bir model, şahsiyete benzeme arzusu, onunla kalp ve kalıp beraberliğini sürdürmesidir.
Rabıtayı terbiye usulü olarak değerlendirmek lazımdır. Tarikatlerde mevcut çeşitli şekil ve kaideler tatbikat neticesi ortaya çıkmıştır. Yani tecrübeye müstenididir.
Allah’u Teala’nın: “Onlar meclis arkadaşlarımdır.”[2] hadisi kudsi’si gereğince de onlarla oturmak, zikredilen Mevla Teala ile beraberliği kazandırır. Tacü’d-din el-Hanefi şöyle buyurmuştur. “Şeyhin sureti hayelde saklanmalı ve kendini tamamen unutuncaya kadar o suretle beraber kalbi sanevberiye (çam kozalığı şeklinde olan kalbe) yönelmelidir.
Bir kere Resülullah Efendimize (s.a.v): “Meclis arkadaşlarımızın en hayırlısı hangisidir? diye sorulduğunda Efendimiz (s.a.v):
“Kimi görmek sizi Allah Tealayı hatırlatıyor, kimin konuşması sizin ilminizi artırıyor, kimin de ameli size ahireti hatırlatıyorsa” (işte onlar en hayırlı arkadaşlarınızdır)[3] buyurdu.
Kamus sahibi Firüzabadi, Mukaddimetü’l-Besair adlı kitabın mukaddimesinde buyurmuştur ki: “Şeyh imam Necmeddin-i Kübra (k.s) hazretleri buyurdu ki: “Kalple beraber şeyhe rabıta yapmak, ondan feyz almak hususunda büyük bir temeldir. Hatta kalp aynası, şeyhe rabıta yapmadan saflaşmaz, masiva tozlarından paklanmaz.”
Hanefi imamlarından Allame ibn-i Abidin Dürrü’l Muhtar adlı şerhinde rabıtayı açıklamıştır. Yine onlardan Alim-i amil arif-i billah İsmail Hakkı Bursevi (k.s) bir çok kitaplarında ve Tuhfe-i Vesmiye isimli eserinde bunu açıklamıştır. İbrahim Hakkı Erzurumi (k.s) hazretleri marifetname’sinde rabıtayı açıklamıştır.
Yine onlardan Alim-i amil İmam-ı Rabbani es-Seyyid Ahmed el-Faruki es-serhendi (k.s) Mektubatında ve oğlu İmam-ı Ma’sum el-Urvetül-Vüska (k.s) Mektubatının bir çok yerlerinde rabıtayı açıklamıştır.
[1] Yusuf / 24
[2] Buhari.
[3] Askalani.
EY adalet sahibi EL-ADL