“Allah Teâlâ, Receb ayında oruç tutanları mağfiret eder.”[1]
“Receb-i şerifin bir gün başında, bir gün ortasında ve bir gün de sonunda oruç tutana, Receb’in hepsini tutmuş gibi sevap verilir.”[2]
“Ramazan ayı dışında Allah rızası için bir gün oruç tutan, iyi bir yarış atının bir asırda alacağı mesafe kadar Cehennemden uzaklaşır.”[3]
“Şu beş gecede yapılan duâ geri çevrilmez. Regaib gecesi, Şabanın 15. gecesi, Cuma, Ramazan bayramı ve Kurban bayramı gecesi.”[4]
“Receb-i Şerîf’in birinci gününde oruç tutmak üç senelik, ikinci günü oruçlu olmak iki senelik ve yine üçüncü günü oruçlu bulunmak bir senelik küçük günahlara kefaret olur. Bunlardan sonra her günü bir aylık küçük günahların af ve mağfiretine vesile olur.”[5]
İbn-i Abbas (r.a) Hazretleri:
“Resulullah (s.a.v) Recep ayında bazen o kadar çok oruç tutardı ki, biz O’nu hiç iftar etmeyecek zannederdik. Bazen de o kadar çok iftar ederdi ki, biz O’nu hiç oruç tutmayacak zannederdik.”[6]
“Muhakkak zaman, Allah’ın yarattığı günkü şekliyle akıp gitmektedir. Yıl on iki aydır. Bunlardan dördü haram aylardır. Ve üçü ard arda gelmektedir. Zilkade, Zilhicce, Muharrem bir de Cemaziye’l-âhirle Şaban ayları arasında gelen Mudar kabilesinin ayı Recep ayıdır.”[7]
“Recep ayı Allah’ın ayı, Şaban benim ayım, Ramazan da ümmetimin ayıdır.”[8]
Yine mübarek üç aylardan ilki olan Receb ayının önemi ve değeri hakkında Enes b. Malik’den ( r.a) şöyle rivayet edilir: Receb ayı girdiğinde Hz. Peygamber şöyle derdi:
“Allah’ım! Recep ve Şaban’ı bize mübarek kıl ve bizi Ramazan’a ulaştır.”[9]
“Receb’in ilk cuma gecesini ihya edene, Allah Teâlâ, kabir azabı yapmaz. Duâlarını kabul eder. Yalnız, 7 kimsenin duasını kabul etmez: Faizci, Müslümanları aşağı gören, ana babasına eziyet eden, Müslüman olan ve dinin emirlerine uyan kocasını dinlemeyen kadın, çalgıcı, livata ve zina eden, beş vakit namazı kılmayan.[10] (Bu günahlardan vazgeçmedikçe, duaları kabul olmaz.)
“Receb büyük bir aydır. Allah bu ayda hasenatı kat kat eder. Receb ayında bir gün oruç tutana, bir yıl oruç tutmuş gibi sevaba kavuşur. 7 gün oruç tutana, Cehennem kapıları kapanır. 8 gün oruç tutana Cennetin 8 kapısı açılır. On gün oruç tutana, Allah istediğini verir. 15 gün oruç tutana, bir münadi, “Geçmiş günahların af oldu” der. Receb ayında Allahü Teâlâ Nuh (a.s) gemiye bindirdi ve o da, Receb ayını oruçlu geçirdi. Yanındakilere de oruç tutmalarını emretti.”[11]
“Kim Receb ayında, takva üzere bir gün oruç tutarsa, oruç tutulan günler dile gelip “Ya Rabbi onu mağfiret et” derler.”[12]
“Hz. Aişe ( r.anha ) validemiz, “Resûlullah, pazartesi ve perşembe günleri oruç tutmaya çok önem verirdi.” Çünkü Hadis-i Şerifte,
“Ameller Allah’ü Teâlâ’ya pazartesi ve perşembe günleri arz edilir. Ben de amelimin oruçlu iken arz edilmesini istiyorum.”[13] buyururdu.
“Receb ayında yapılan dua kabul edilir, günahlar affedilir. Bu ayda günah işleyenin cezası da kat kat olur. Hz. Hüseyin ( r.a) anlatır:
“Kâbe’yi tavaf ederken, yanık sesle Allah’ü Teâlâ’ya dua eden bir kimsenin sesini işittik. Babam bunu çağırmamı emretti. Güzel yüzlü, temiz bir kimseydi. Ancak sağ tarafı felç olmuş, kurumuş, hareketsiz idi. Ona, “Sen kimsin, durumun ne böyle?” dedim. O kimse dedi ki:
“Adım Menazil… Ben çalgı çalmak, şarkı söylemekle şöhret salmış, Arabistan’ın ünlülerinden bir gençtim. Hep nefsin arzuları peşinde koştum. Receb ve Şaban aylarında bile, bu günahlara devam ederdim. Salih babam, beni bu günahlardan kurtarmaya çalıştı. Bana, “Allahü Teâlânın azabı şiddetlidir, bir anda kahredebilir.
Kötü arkadaşlardan vazgeç, bu kötü işleri bırak! Melekler ve bu aylar senden şikâyet ediyorlar” dedi. Nasihate hiç tahammülüm yoktu. Babamın üzerine yürüyüp, döverek susturdum. Üzüntülü ve kırık kalple, “Bu aylarda oruç tutup, geceleri ibadet ediyorum. Beytullah’a gidip şerrinden korunmak için, Allahü Teâlâdan yardım dileyeceğim” dedi. Bir hafta oruç tutup, Kâbe’ye giderek, “Ey Rabbim, mazlumların âhını yerde bırakmazsın. Bu ayda, bu mübarek yerlerde yapılan duaları red etmezsin. Hakkımı oğlumdan al, onu felç et!” diye dua etti. Henüz duası bitmeden sağ tarafım felç oldu. Beni gören, “Baba bedduasına uğramış kişi” derdi.”
Hz. Hüseyin, “Baban bu hâline ne dedi?” buyurdu. O genç, “Babamdan özür diledim. Onun da babalık şefkati galip gelerek beni bağışladı. Beddua ettiği yerde, bu sefer şifa bulmam için hayır dua etmek üzere deve ile gelirken, devenin ürkmesi ile babam düşüp öldü. Şimdi çaresizim.” diyor. Hz. Ali bu felçli gence dua ediyor, Receb’de yaptığı bu dua bereketiyle de Hakk Teâlâ ona şifa ihsan ediyor.”
Son yıllarda bazı din hırsızları, bir çok konuda olduğu gibi üç aylar ve mübarek gecelerle ilgili olarak da ortaya bir çok iftira atmaktadır. Üç aylar gibi bir kavramın olmadığını söyleyerek, gerek üç aylara, gerekse içindeki diğer gecelere dil uzatmışlardır.
Oysa Rabbimiz Kur’an–ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır:
“Gökleri ve yeri yarattığı günde Allah’ın yazısına göre Allah katında ayların sayısı on iki olup, bunlardan dördü haram aylardır. İşte bu doğru hesaptır. O aylar içinde (Allah’ın koyduğu yasağı çiğneyen) kendinize zulmetmeyin ve müşrikler nasıl sizinle top yekün savaşıyorlarsa siz de onlara karşı top yekün savaşın ve bilin ki Allah (kötülükten) sakınanlarla beraberdir.”[14]
Ayet–i kerime bize şunu kesin olarak bildirilmiştir ki, Allah’ın mübarek kıldığı aylar vardır. Bu aylar haram aylar olup, yukarıda da bahsettiğimiz üzere, üçü ard arda biri de tek olmak üzere sayıları dörttür.
“Ragîbet; ihsân, ikrâm demektir.
Allahü teâlâ, Regâib gecesinde mü’min kullarına, ragîbetler yapar. Regâib gecesinde yapılan duâ red olmaz ve namaz, oruç, sadaka gibi ibâdetlere kat kat sevâb verilir. O geceye hürmet edenleri affeyler.”[15]
Kaynakça:
[1] Gunye.
[2] Miftah-ül-cenne.
[3] Ebu Yala.
[4] İbn-i Asâkir.
[5] Camiu-s sağir.
[6] Müslim.
[7] Buhârî, Tefsir, Sure, 8,9
[8] Aclûnî, Keşfu’l-Hafâ, 1/423
[9] Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/259
[10] Saadet-i Ebediye.
[11] Taberânî.
[12] Ebû Muhammed.
[13] Tirmizî.
[14] Tövbe, 36
[15] Seyyid Abdülhakîm (k.s)