Hz. Ali (r.a) demiştir ki: “İnsanlara anlayacakları şeyleri anlatın. Allah ve Resülünün tekzib (yalan) edilmelerini ister misiniz?”[1]
İbnu Mes’ud (r.a) diyor ki: “Sen bir cemaate akıllarının almayacağı bir şey söylersen mutlaka bu, bir kısmına fitne olur.”[2]
Hz. Ali burada, muhatabın anlayacağı şeylerle irşad yapmayı, anlayamayacakları şeylerden bahsetmemeyi emretmektedir. Hadisin bir başka veçhinde “Anlaşılması zor olacak şeyleri de terk edin” denmiştir.
Muaz b. Cebel (r.a) Resülullah’ın (s.a.v) şöyle buyurduğunu söyledi:
“İlim öğrenin. Zira Allah için ilim öğrenmek Allah’tan korkmayı sağlar. İlim talebi ibadet, müzakeresi tesbih, tahsili ise cihattır. Bilmeyenlere onu öğretmek sadaka, onu ehline vermek de (Allah’a) itaattir. Çünkü ilim helal ve haramın yollarını gösteren işaret ve cennetliklerin yollarındaki kandillerdir. İlim yalnızlıkta dost, gurbette yoldaş, tenhada arkadaş, bollukta ve darlıkta yol gösterici, düşmanlara karşı silah ve dostlar yanında ziynettir. Allah ilimle toplumları yükseltir ve onları daima iyiliklerde önder yapar. İlim, kalpleri cehaletten kurtararak onlara hayat verir. Gözleri karanlılardan kurtaran kandillerdir. Kul ilmiyle, iyi insanların rütbelerine, dünya ve ahiret’te de yüksek derecelere ulaşır. İlim öğrenirken düşünmek, oruç sevabına eşittir. İlim öğretmek ise (oruç tutan bir kişinin) gece teheccüd namazı kılmasının sevabına eşittir. Onunla yakınlara karşı alaka sürdürülür. Onunla helal haramdan ayrılır. İlim amele önderlik yapar. Amel de ilmin arkasından gider. İlim, mutlu kişilere verilir. Mutsuz kişiler de ilimden mahrum kalır.”
Assab oğlu Safvan el-Muradi’nin (r.a) şöyle dediği rivayet edildi: Resülullah (s.a.v) yanına geldim. O mescitde kırmızı elbisesine yaslanmış vaziyetteydi. O’na: “Ya Resülallah! Ben ilim öğrenmeye geldim” deyince. Resülullah: “Merhaba… İlim öğrenmek isteyen kişi. İlim öğreneni melekler kanatlarıyla kuşatırlar. Sonra onun öğreneceği şeye olan sevgilerinden dolayı, dünya göğüne ulaşıncaya kadar birbirlerinin üzerine binerler.” buyurdu.
İbni Abbas’ın (r.a) Resülullah (s.a.v) şöyle buyurduğunu söyledi: “İlim öğrenirken ölen kimse, o kadar yükselmiş olarak Allah’a kavuşur ki, kendi ile peygamberler arasında yalnız peygamberlik derecesi kalır.”
Eska oğlu Vasile (r.a) Resülullah’ın (s.a.v) şöyle buyurduğunu söyledi: “Kim ilim öğrenmek ister ve öğrenirse, Allah ona iki hisse sevap verir. Bir kimse de ilim öğrenmek ister de elde edemezse, Allah ona bir hisse sevabı yazar.”
Ebu Zer’den (r.a) Resülullah’ın (s.a.v) şöyle buyurduğu rivayet edildi: “Ya Eba Zer! Gidip Allah’ın kitabından bir ayet öğrenmek, senin için yüz rekat nafile namaz kılmaktan daha hayırlıdır. Amel edilsin veya edilmesin, gidip ilmi bir konuyu öğrenmen ise, senin için bir rekat nafile namaz kılmandan daha hayırlıdır.”
Ebu Hüreyre (r.a) Resülullah’ın (s.a.v) şöyle buyurduğunu söyledi: “Allah’ın (c.c) farz kıldıklarından bir veya iki veya üç veya dört, veya beş kelime öğrenen ve öğrendiği bu kelimeleri başkalarına da öğreten herkes mutlaka cennet’e girer.”
Ebu Hüreyre; “Bunları Resülullah’dan (s.a.v) işittikten sonra hiç bir hadisi unutmadım” demiştir.
Rivayet edildiğine göre bir gün Ebu Hüreyre (r.a) Medine’nin çarşısına uğrayarak orada durup şöyle demiştir: “Ey pazarcılar (alış veriş yapanlar) nasibinizi almaya engel nedir? dedi. Nedir o nasip ya Eba Hüreyre? dediler. Ebu Hüreyre: “Resülullah’ın (s.a.v) mirası bölüşülüyor, siz hala buradasınız. Gidip hissenizi almak istemez misiniz? dedi. Onlar: O miras nerede? diye sordular.
Ebu Hüreyre (r.a) mescitte dedi. Bunun üzerine pazarda bulunanlar koşarak çıktılar, (ve mescide girdiler) oradan dönmek üzere olan bu kişiler, Ebu Hüreyre (r.a) durdurarak: Ne istiyorsunuz? dedi. Onlar da: “Biz mescide gelip girdik, fakat orada bölüşülen hiç bir şey görmedik” dediler. Ebu Hüreyre (r.a) onlara: Mescidde hiç kimseyi görmediniz mi? dedi: “Evet gördük. Bir grup namaz kılıyor, bir grup Kur’an okuyor, diğer bir grup da haram ve helali tartışıyorlardı” dediler. Bunun üzerine Ebu Hüreyre (r.a): “Yazıklar olsun size! İşte bu, Hz. Muhammed’in (s.a.v) mirasıdır.”
Hz. Ali (k.v) Resülullah (s.a.v) şöyle buyurdu dedi: “Allah ilim yolunda ayakkabılarını, mestlerini ve elbisesini giyen her kulun günahlarını, evinin eşiğinden adımını atar atmaz bağışlar.”
İbn Abbas’dan (r.a) Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu, dediği rivayet edildi: “Allah’ım! Benim halifelerimi bağışla” Biz: “Ya Resülallah senin halifelerin kimler? diye sorduk. Resülullah (s.a.v): “Benden sonra gelerek hadislerimi rivayet eden ve onları insanlara öğreten kişilerdir.” Cevabını verdi.
[1] Buhari, ilim 49
[2] Müslim, mukaddime 5