Tasavvuf, esrar odasının ilahi sırlarına insanı mazhar eden bir yoldur.
Asıl mana süzülmektir. Tereyağının süzüldüğü gibi süzülmek, haddelerden geçmek. Bu hale gelebilmek için tasavvuf elzemdir. (gereklidir.)
Tasavvuf bir ilim-irfan mektebidir. Esrar odasının ilahi sırlarına mazhar olabilmek ve hakikati anlamak için kurulmuş bir mektep. Bu tahsil sayesinde bütün ilimlerin özüne inilir.
Bu ilim ve irfanı tahsil etmek için Mürşid-i Kamil-i bulmak şarttır ve elzemdir. Hakikat yolunun rehberini Hazret-i Allah yetiştirmiş. Onu mahviyetin en aşağı derecesine indirmiştir. Yalnız Allah ve Resülün’den bahseder, başka hiçbir şeyden bahsetmez. Hep O’nun varlığını, O’nun verdiğini ortaya koyar. Allah yolunu ona tarif eder.
Mürşid-i Kamil Hazret-i Allah’ın ona bahşettiği tasarruf ile yürütür. Oldukları yerde müritlerini tekamül ettirir. Az dersle çok yol aldırır. İstidatları nisbetinde geldikleri makamlara tekrar çıkarır. Yani misal aleminden gelmişlerdi, tekrar o aleme kadar çıkarmaya muvaffak olur. Bu bir lutf-i ihsandır. Hazret-i Allah o kişiye ihsan edecek ki, Mürşid-i Kamil bunu yapsın. Kalbi bozuk, yani cılk yumurta gibi olan hiçbir şey alamaz. Binaenaleyh bir insanın dünyaya gelerek birinci turu yapmasına anne-baba vesile olduğu gibi, ikinci turu yapıp daireyi tamamlamasına da Hazret-i Allah Mürşid-i Kamil’i vesile kılmıştır.
İmam Rabbani (k.s): “Şeriat üç şeyle tamamlanır. İlim, amel, ihlas” buyurmuşlardır. İlim okumakla, amel çalışmakla elde edilirse de, ihlas ve ihlas da daimi kalmak ancak tasavvufla elde edilir. Onlar hıfz-ı himayede tasarrufu ilahiye de oldukları için, o ihlası elde ediyorlar.