Resülullah (s.a.v) şöyle buyurdu:
“Namaz kıla kıla yaylar gibi olsanız, oruç tuta tuta oklar gibi olsanız, bunların faydasını ancak vera’ ile görürsünüz.”
Muaz b. Cebel şöyle anlatır. Resülullah ile beraberdim. O, bir merkep üzerindeydi merkebin üzerinde keçe bir örtü vardı. Resülullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Ya muaz! Allah’ın kulları üzerindeki hakkı nedir?” Allah ve Resülü daha iyi bilir, dedim. Şöyle anlattı:
“Allah’a ibadet edip, ona hiçbir şeyi ortak koşmamaktır.” devamla sordu:
“Eğer anlatılanı yapmaya çalışırlarsa, kulların Allah üzerindeki hakkı nedir”? Allah ve Resülü daha iyi bilir dedim, şöyle buyurdu: “Onları cennete koymak”
Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu:
“Öyle bir gün gelecek ki, ümmetim beş şeyi unutarak beş şeyi sevecektir.
1) Dünyayı sevecek, Ahireti unutacaklardır.
2) Malı sevecekler, fakat ahiret günü hesaplaşmasını unutacaklardır.
3) Mahlukatı sevecekler, yaratıcıyı unutacaklardır.
4) Günahları sevecekler, tövbeyi unutacaklardır.
5) Köşkleri sevecekler, mezarda yatmayı unutacaklardır.[1]
Sahabilerden Zeyd ibni Erkam (r.a) buyurur.”Bir gün Hz. Ebu Bekirin (r.a) yanında oturuyordum. Bir ara içecek isteyince ona bal ile tatlandırılmış su getirdiler. Şerbeti ağzına götürürken bir anda vazgeçerek ağlamaya başladı, onun göz yaşları yanındakilerini de ağlattı. Yanındakiler sustu, fakat onun göz yaşları bir türlü dinmedi. Bir ara ağlamasının şiddeti daha da arttı. Devamlı hüngür hüngür ağladığı için yanındakiler neden göz yaşı döktüğünü ona sormaya fırsat bulamayacaklarını sandılar.
Fakat bir müddet sonra ağlamayı kesti ve gözlerini silince yanındakiler ona “Ya Resülallah’ın halifesi seni ağlatan nedir? diye sordular, o da şöyle cevap verdi. Bir gün peygamberimiz ile birlikte idim. O nu kendinden bir şeyi kovarken gördüm, yanında başka kimse yoktu. “Ey Allah’ın Resülü kendinden uzaklaştırmak istediğin nedir? diye sordum, bana şu cevabı verdi. “Şu dünya gözümün önüne dikildi, ona defol uzaklaş benden dedim.” Sonra bana dönerek, sen beni başından savdın ama senden sonra gelenler başından savamayacaklar, dedi.
Allah (c.c.) Hz Musa ya şöyle vahyetti. “Sakın dünya sevgisine meyletme, çünkü huzuruma getirebileceğin en ağır günah odur.”
Bir gün Musa (a.s) yolda yürürken ağlayan bir adama rastlar, biraz sonra aynı yoldan dönerken adamı yine ağlar vaziyette bulur, gördüğü manzara karşısında duygulanan Hz Musa Allah’a “Ya Rabbi kulun senin korkundan ağlıyor” diye yakarır. Allah (c.c) Hz Musa ya şöyle bildirir. “Ya İmran oğlu Musa o gördüğün adamın ağlamaktan beyni göz yaşlarıyla birlikte aksa ellerini kaldırsa da yere düşünceye kadar dua etse yine onu affetmem. Çünkü o dünyayı seviyor.”
Hz Lokman oğluna verdiği nasihatlerde şöyle der;
“Yavrum, dünya derin bir denizdir, içinde çokları boğulmuştur. Buna göre ona açılırken bineğin gemi Allah korkusu, geminin yükü Allah’a iman ve yelkeni Allah’a tevekkül olsun. Böylelikle belki boğulmaktan kurtulursun, başka türlü kurtulacağını sanmıyorum.[2]
“Zühd, kalbe ve bedene rahatlık verir, dünyaya rağbet ise, düşünce ve hüzün verir.” [3]
Haris el-Muhasibi Zühd, insanın kalbini dünya sıkıntılarından uzak tutar. Allah’u Teala’nın yüceliğini ve büyüklüğünü tanımayı, tövbe etmeyi temin eder.
Cabir (r.a.) diyor: “Resül-i Ekrem irad buyurduğu bir hutbesinde:
“Kelime-i tevhid ile gelip, buna başka bir şey karıştırmayan kimseye cennet vacip olur” buyurdu. Bunun üzerine Hz. Ali (r.a) ayağa kalkarak: O karıştırmayacağımız şeyin ne olduğunu bize açıklar mısın? deyince, Resül-i Ekrem (s.a.v): “Dünyaya uymak ve dünyayı aramak suretiyle dünya sevgisidir. Öyle insanlar var ki ,Peygamberler gibi konuşur, zalimler gibi iş görür. İşte bütün bunlardan salim olarak kelime-i tevhid ile gelen kimseye cennet vacip olur.”[4] buyurdu.
Hz. İbrahim (a.s) bir gün önemli bir ihtiyaç ile karşılaştığı için çok sıkıştı. Dostlarından ve güvendiği adamlardan birisine gitti, fakat adam ona borç vermedi. İbrahim (a.s) üzüntülü olarak geri dönünce Allah’u Teala “Halilinden (yani benden) istesen sana verirdi” buyurdu. İbrahim (a.s): “Ya Rab istediğim dünyalık idi. Buna kızacağını bildiğim için korkudan istemedim.” dedi. Allah’u Teala “O, dünya ihtiyacı değildir.” buyurdu. Demek ki ihtiyaç miktarı dünyalık, dindendir.
Bunun fazlası ise Ahiret’te vebaldir.[5]
İmam Rabbani (k.s) Bir kimse şu on şeyi kendine farz bilmedikçe tam vera ve zühd sahibi olamaz demiştir.
- Gıybet etmemek.
- Mümine suizan etmemek ve kötü bilmemek
- Kimse ile alay etmemek.
- Yabancı kadınlara, kızlara bakmamak.
- Doğru söylemek (konuşmak)
- Kendini beğenmemek için, Allah’u Talanın kendisine yaptığı ihsanları, nimetleri düşünmek
- Malını helal yere harcayıp, haramlara vermemek.
- Nefsi keyfi için mevki makam istemeyip bunları insanlara hizmet yeri bilmek.
- Beş vakit namazı vaktinde kılmağı birinci vazife bilmek.
- Ehl-i sünnet alimlerinin bildirdiği iman ve işleri öğrenip kendini bunlara uydurmak.
Kaynakça;
[1] Kalblerin keşfi sayfa 57.
[2] Kalblerin keşfi sayfa.194.195.
[3] Cami’üs-Sağir.
[4] Tirmizi ve Hakim.ihya cild.4 sayfa.407.408.
[5] İhya-u ulümid din cild.4. sayfa. 437.438.
Selamun aleyküm hocam Rabbim sizden ebeden razi olsun ne güzel sohbet ediyorsunuz insana huzur veriyorsunuz Rabbim cümlemizi iman kurandan ayırmasîn inşaAllah Rabbim senin gibi böyle deyerli kıymetli hocalarımîzın sayısını artırsın Rabbim ilmini artırsın hocam dualarını bizden eksik etmeyin dua eder dua beklerim dualarda buluşmak dileyiyle Rabbim yar ve yardımcın olsun her zaman Rabbimize emanet olun hocam amin amin amin ecmain 🌹🌹
Duaların gücü hakkında bu mucizevi makale için size ne kadar teşekkür etsem az. İnanın bu makale benim hayatımda bir dönüm noktası oldu.
Aynen ya temiz iş yapican ya da hiç yapma.
Rabbim ebeden razı olsun hocam tesirini halk eylesin 🌹
Allahım bizi ve bizden gelecek zürriyeti dosdoğru namaz kılanlardan eyle amin
Sizi sevirik Huzur Hoca qardaşim 🌼🌼🌼Allah razı olsun Azərbaycandan salamlar 🌹🌹🌹