Sevilen birini kaybetmek herkes için yıkıcı bir deneyimdir. Ölüm gerçeğini kabul edenler dahi vakur duruşlarından bazen istemsiz bir şekilde ödün vermek zorunda kalırlar. Kayıp üzüntüsü diğer üzüntülerin üstündedir. Bu yüzden ağıtlar, feryatlar ve gidenin ardından ağlamak bazen elde olmaz. Ancak islam dininin gereklerini bilen ve yerine getiren kişi bu aşamada da asla aşırıya kaçmayacaktır.
Ölünün arkasından ağlamanın islam dinine göre durumu
Ölünün arkasından ağlamanın İslam dinine göre durumu aşırı kaçılmadığı, sessizce göz yaşı döküldüğü zaman sakıncalı değildir. Ancak kendini kaybedecek ve çıplak ölüm gerçeğini inkar edip isyan edecek kadar parçalanmak uygun değildir. Sessiz ve vakur bir şekilde acının yaşanması merhamet ve sevginin göstergesi olduğu için Allah katında isyan olarak görülmez. Ancak aşırıya kaçıldığında ölenin de rahatsızlık duyacağı tebliğ edilmiştir.
Ölen birinin arkasından ağlamanın hükmü
Ölen birinin arkasından ağlamanın hükmü tüm hadisi şeriflerden de anlaşılacağı üzere ağlamaktan ziyade ağlama şekli ile ilgilidir. Ağlamanın tamamen haram olduğunu savunmak ise cahiliye devrine kadar uzanır. Ölenin arkasından feryat ederek ağlandığında ölen kişinin huzursuz olacağı söylense de bu ağlama yüzünden kabir azacağı çekeceği Hz. Aişe validemiz tarafından bizzat yalanlanmıştır. Onun buyurduğu üzere “hiçbir günahkar başkasının günajhını çekemez” sözü durumu anlatmak için açıktır.
Ölünün arkasından ağlama
Ölünün arkasından ağlama aşamasında iyi bir müslümanın olması gerektiği gibi olgun ve ağırbaşlı şekilde acıyı yaşayıp yaşamın gerçeğini kabullenmek gerekiyor. Ölüm insanoğlu için büyük bir hadisedir. Ölen kaç yaşında olursa olsun her ölüm erken ölüm olarak nitelendirilir. Keşkelerin ağırlığı yüzünden bir daha görülemeyecek olan kişinin ardından hüzün, pişmanlık, acı ve üzüntü gibi insani duyguların hissedilmesi de normaldir. Ancak ölümü inkar edecek şekilde ve Allah’a isyanı çağrıştıran ağıtlar yakılması dinimizin öğretilerine aykırı olduğu bilinmelidir.