Şerefeddin Yahya Muniri: “Nefsin yaratılması insanların yaşaması, üremesi ve dünya için çalışmaları içindir. Allah Teala nefsi böyle nice faydalar için yarattı fakat bütün insanlara merhamet ederek, acıyarak nefse uymağı frenlemeleri, ona hakim olup zararlarını önlemek için insanlarda akıl da yarattı.” demiştir.
Ulu Allah (c.c.) canlıları üç türlü yaratmıştır. Melekleri akıllı ve fakat azgın ve isteksiz yaratmıştır. Hayvanları azgın isteklerle donatmış fakat onların yapısına akıl katmamıştır. İnsan oğlunu ise akıl ve arzuları bir arada yapısına katarak yaratmıştır. Buna göre aklını azgın arzularının kontrolüne veren kimse hayvanlardan aşağıdır.
“Onlar başka değil, hayvanlar gibidirler, belki onlar yolca daha sapıklardır.”[1] Bunun tersine azgın arzularını aklının kontrolü altında tutan kimse de meleklerden üstündür.[2]
Mücahid b. Cebir (k.s): “Nefsini aziz eden dinini yıkar. Nefsini zelil eden kimse dinini aziz eder.” demiştir
Ebu bekir Tamistani (k.s): “Nefse uymaktan kurtulmak, dünya nimetlerinin en büyüğüdür. Çünkü nefis, Allah’u Teala ile kul arasındaki perdelerin en büyüğüdür.” demiştir
Hadisi Kudsi de: “Nefsine düşman ol; çünkü o, bana düşmanlığa saplandı.” buyrulmuştur.
Başka bir hadisi kudside de, şöyle buyrulmaktadır:
“Kibriya/büyüklük/yücelik ridamdır. Azamet/ululuk izarımdır.[3] Bir kimse, bunlardan biri ile benimle nizaya (çekişme, kavga) tutuşmak isterse, onu ateşime atarım; haline hiç bakmam.”[4]
Peygamber Efendimiz (s.a.v) buyurdular ki:
“Akıllılığın alameti, nefse galip ve hakim olmak ve öldükten sonra lazım olanları hazırlamaktır. Ahmaklığın alameti ise, nefse uyup Allah’tan af ve merhamet beklemektir.”
İmam Rabbani (k.s): “Nefse, günahlardan kaçmak, ibadet yapmaktan daha güç gelir. Onun için günahtan kaçman daha sevaptır.” demiştir.
Allah’ım, bizi göz açıp kapayıncaya kadar olsa da, Nefsimize bırakma; helak oluruz. Hatta daha az zaman dahi bırakma; zay oluruz.
İnsanın başına gelen her bela, ancak Nefsine duyduğu alakadandır. Nefsin elinden halas mümkün olunca, Hakkın gayrı şeylerden de halas hasıl olur.[5]
Tasavvufçuların nefsin mertebeleri, makamları ve halleri üzerinde uzun sözleri vardır. Hatta bütün tasavvufçular, “Nefsini tanıyan Rabbini de tanımış olur.” düsturuyla onun üzerinde dolaşır.[6]
Nefsin kurtuluşu, salih amellerledir. Akıl, bu kazancı sağlamakta nefsin yardımına muhtaçtır. Tüccar, malındaki ticarette işçi ve ortağından yardım beklediği gibi, akılda Nefsini tezkiye hususunda Nefsinden işler bekler.
Nakşibendi tarikatının, Sadatın en büyük faydası, nefsi yok etmektir. Nakşibendi zikirleri, letaifler hep nefsi yok etmek içindir. Nefsini yok edip onu teslim alan kimse, ançak Allah’ı (c.c) tanıyabilir. Bu da Allah tarafından bir ilahi lütufla mümkündür.[7]
[1] Furkan / 44
[2] Kalblerin keşfi s. 29.
[3] Belden aşağı bağlana izar,ihram gibi omuza atılanada rida denir.Eskiden takım elbise izar ve ridadan ibaretti.
[4] Mektubati rabbani c.1 s. 170.
[5] Mektubati Rabbani c.1 s.338.
[6] H.D.K.D. C.9 S. 205.
[7] Sohbetler s. 108.