Kurban edilecek hayvanlar, koyun, keçi, sığır, manda ve devedir. Vahşi hayvanlardan kurban etmek caiz değildir. Çiftleşen hayvanlardan doğan yavrunun annesi ehlî ise erkeği vahşî’de olsa bu yavrudan kurban etmek caizdir. Çünkü hayvanlarda yavru anneye tâbidir. Koyun ve keçinin bir yıllığı kurban edilir. Ancak altı ayını doldurmuş olan kuzu annesinden ayırt edilemeyecek kadar gösterişli ve semiz ise kurban edilebilir. Oğlak için bu durum geçerli değildir. Sığır ve mandanın iki, devenin ise beş yaşında olanı kurban edilir.[1]
Koyun ve keçi bir kişi adına kurban edilebilir. Sığır ve deveye ise birden yediye kadar kişiler ortak olabilir. Ancak ortaklardan her biri Müslüman olmalı ve kurban niyetiyle ortaklığa girmiş bulunmalıdırlar. Et yeme maksadıyla ortaklık kurulursa veya birisi et yeme maksadıyla ortaklıkta bulunursa hiç birisinin kurbanı yerine gelmiş olmaz.
Sığır veya deveyi kurban etmek üzere ortaklık kuranlardan her birinin vacip olan kurban niyetleri şart değildir. Ortaklardan bazısı vacip olan kurban, bazıları nafile, bazıları keffâret kurbanı, ceza kurbanı, Hacc-ı temettü veya Hacc-ı kıran kurbanı, akîka kurbanı gibi değişik niyetlerle ortaklıkta bulunabilirler. Kurban kesildikten sonra et, tartı ile eşit şekilde paylaşılmalıdır.[2]
Yaradılıştan boynuzsuz, burma, yemini yiyebilen delirmiş hayvan, çok zayıflamamış olan uyuz hayvan, yaradılıştan kulakları küçük olan hayvan, dişlerinin azısı düşmüş veya dişleri olmadığı halde yemini yiyebilen ve otlayabilen hayvanlardan kurban etmek caizdir.
Bir veya iki gözü kör, kemiğinde ilik kalmayacak kadar zayıflamış, kesileceği yere gidemeyecek derecede topal, kulak veya kuyruğunun yarıdan fazlası kesilmiş veya kopmuş, boynuzunun çoğu kırılmış, memesi kesilmiş, yavrusunu emziremeyen, memesi kurumuş veya memelerinden birisi sütten kesilmiş olan koyun-keçi ile ikisi sütten kesilmiş sığır-deve, dört ayağından biri kesilmiş olan hayvan, burnu kesilmiş, pislik yiyen hayvanlar etindeki pislik temizleninceye kadar tutulmamış ise kurban olmazlar.
Bu konuda ulemadan bazıları şöyle bir genel kaide koymuşlardır: “Hayvandan tam olarak, güzelce istifadeye mani olan her kusur kurbana manidir.” Kusur bu durumda değilse kurbana mani değildir. Kurbana mani olan bu kusurlar zengin içindir. Zengin, kurban edeceği hayvanı bu kusurlardan biri bulunduğu halde satın alırsa veya satın aldıktan sonra bu kusurlardan birisi meydana gelirse bu hayvanlar kurban edilemez. Fakir için ise her hâlükârda kesmek câizdir.[3]
[1] el-Fetâva’l-Hindiyye, V, 297
[2] Damad, Mecmau’l-Enhur, İstanbul 1328, II, 521
[3] el-Fetâva’l-Hindiyye, V, 297-299; Damad, a.g.e., II, 519-520