ilmin fazileti nedir izah

İlmin Fazileti İle İlgili Büyüklerin Sözleri

Büyük arif Abdürrahman-ı Tahi (k.s) Hazretleri demiştir ki:
“Tasavvuf terbiyesi ve muhabbeti, insanların arasında dolaşır, dine bağlı olanın da olmayanın da kalbine girer. Fakat bir süre sonra, dine ve ilme bağlı olanda kalırken, ilahi hükümlere bağlı olmayandan çıkıverir.”

Gavsü-l Azam Seyyid Sıbgatullah Arvasi (k.s) zamanında din ilmini bilen ve ona göre hareket eden bir kadın süfiye vardı. Diğer kadınlar onun halini beğenmeyip, “Onda aşk ve muhabbet yoktur” derlerdi. Gavs (k.s) vefat ettikten sonra, işleri sırf muhabbette dayalı kadınlar söndü gitti, ama bu kadın eski halini koruduğu gibi çevresine de faydalı oldu.[1]

Dinimiz, ilim üzerine kuruludur. İlim herkese, her zaman ışık olur. İlim kalıcıdır. Keşif, keramet, cezbe ve muhabbet devamlı değildir. Aşk da âşık da ilme tabi olmalıdır. Hak ilme tabi olanı, ilim Allah’a götürür.

Şeyh Abdürrahman-ı Tahi (k.s) buyurdular:
“Yolumuz sohbet yoludur. İnsanlara hayret ediyorum, niçin sohbet istemezler, niçin sohbet meclisine katılmazlar, niçin Allah adamlarının yanında bulunmazlar. Halbuki sohbet ehlinin ev sahibi Allah Teala, teşrifatçısı Hazret-i Ali, sakisi yani su dağıtanı Hızır (a.s) dır. Şayet sohbet etmek için yedi kişi bir araya gelse, yüksek makamlara erişirler ki, aralarında bir Allah dostunun varlığı umulur.”

Sultan Seyyid Muhammed Raşid (k.s) hazretleri de buyurdular ki:
“İlim olmazsa din tahrif olur, amel olmayınca da ilim gereken faydayı vermez. Önemli olan, ilim ve ameli beraber yürütmektir.”[2]

İbn Abbas (r.a): “Süleyman (a.s) Mal, ilim ve hükümdarlık arasında muhayyer iken ilmi tercih etti ve bu sayede diğer ikisine de malik oldu.

Yine İbn Abbas (r.a): “Benim için gecenin, azıcık bir vaktini ilme ayırmak, bütün geceyi ibadetle geçirmekten daha sevimlidir.” demiştir.

Hz. Ömer (r.a): “Ey insanlar! İlim öğrenin, Allah Teala hüsn-i niyetle okuyanlara yücelik hil’ati giydirir. Hataları varsa, bu hil’atı geri almamak için, kendisine üç defa hitap eder. Bu hatalar ölünceye kadar devam etse de, yine böyle olur.” demiştir.

Yahya b. Muaz (r.aleyh): “Âlimler, Muhammed’in (a.s) ümmetine anne ve babalarından da şefkatlidirler. Çünkü anne ve babaları dünya ateşinden, Âlimler ise, ahiret ateşinden korurlar.” buyurmuştur.

Yine bilmiş ol ki: “İlaçlardaki hassasları yalnız tabipler bildiği gibi, kalplerin tabibi de Peygamberler ve ahiret hayatının  sebeplerine vakıf olan Alimlerdir. Sakın, kendi aklınla onlara itiraza kalkışma; helak olursun.

Denildi ki: “İlim edinmek için riayet edilecek usuller şunlardır: Sükut edip dinlemek, ezberlemek, bildiğini tatbik etmek ve sonra da başkalarına öğretmektir.”[3]

[1] Abdürrahman-ı Tahi, işaretler, s. 115.
[2] Allah dostlarından yaşayan sözler, s. 141-142.
[3] İhyau Ulumid-din c.1 s. 24-25-26-37-82.

Similar Posts

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir