Peygamber (s.a.v) zamanında bir kadın, kocasını karşılardı. Kocası eve girince, hanımı, hoş geldin, efendim, merhaba evimin efendisi der, paltosunu sırtından almağa koyulur, ayakkabılarını çözerdi. Beyini üzüntülü, kederli görse, neye üzülüyorsun? Üzüntün Ahiretin için ise, Allah (c.c) bu konudaki üzüntünü arttırsın, dünya için ise, Allah Teala gidersin derdi. Resülullah (s.a.v) kocasına, ey falan,
“Hanımına benden selam söyle! ve kendisine yarı şehit sevabına kavuştuğunu haber ver.” buyurdu.
Resülullah Efendimiz (s.a.v):
“Kadın, beş vakit namazı kılar, Ramazan-ı şerif ayında oruç tutar, kendini yabancı erkeklere yaklaşmaktan korur ve kocasına itaat ederse, Rabbinin cennetine girer.”[1] buyurdu.
Ümmü Seleme’den (r.anha) rivayete göre, Resül-i Ekrem Efendimiz (s.a.v): “Her hangi bir kadın, kocası kendisinden razı olduğu halde ölürse Cennet’e girer” buyurmuştur.
Hz. Ebu Bekir’den (r.a) rivayetine göre Resülullah’tan (s.a.v) şöyle işittiğini buyuruyor:
“Her hangi bir kadın, diliyle kocasına azap (yani; diliyle onu üzer ve kırıcı laflar söylerse) Allah’ın (c.c) lanetine ve gazabına maruz kaldığı gibi, bütün meleklerin ve insanların da lanetine maruz kalırlar.” buyurmuştur.
Hz. Osman (r.a) rivayet ettiği bir hadisi şeriflerinde, Resül-i Ekrem (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
“Her hangi bir kadın kocasına karşı senden hiçbir hayır görmedim derse, Cenabı Allah (c.c) onun yetmiş yıllık amelini siler. İsterse o kadın gündüzleri oruç, geceleri ibadetle geçirmiş olsun.”
Abdurrahman b. Avf’ın (r.a) rivayet ettiği bir hadisi şerifte Resül-i Ekrem (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
“Her hangi bir kadın, Nafaka (Geçim) konusunda kocasını üzerse veyahut kocasının gücü (Parası) yetmediği bir şey hususunda üzer ve zorda bırakırsa, Allah Teala o kadından ne nafile ,ne de farz ibadetlerini kabul etmez.”
Muaz bin cebel’in (r.a) rivayet ettiği bir hadisi şerifte Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
“Her hangi bir kadın, bu dünyada kocasına eziyet ederse, Cennetteki zevceleri (hurileri) (Allah canını alsın), ona eziyet etme, o senin yanında misafirdir. Yakında bizlere kavuşacaktır, diye sözle söylentide bulunurlar
[1] Et-Tebrizi: Mişkatül Mesabih 2 / 679.