Zariyat Suresi, ismini ilk ayette de geçtiği üzere ‘Zariyat’ (tozu toprağı savuran rüzgar) ifadesinden almaktadır. Kur’an-ı Kerim’in 51. Suresi olan Zariyat, 60 ayetten oluşmakta olup Mekke’de nazil olmuştur.
Hz. İbrahim ile ilgili kıssalardan bahsedilen surede, Allah tarafından gönderilen bir grup meleğin Hz. İbrahim’in evine insan suretinde girip ardından melek olduklarını söyleyerek Allah’ın kendisine bir erkek evlat bahşedeceğini müjdeledikleri anlatılır. Bunun yanında, Hz. İbrahim’in eşinin yaşlı olmasına rağmen meleklerin müjdesini verdiği çocuğu dünyaya getirmesi Yüce Allah’ın hikmetlerinden olduğu ifade edilmektedir. Ayrıca Allah’ın gönderdiği peygamberi ve kitabını tasdik edip inananlara, içinde türlü nimetlerin olduğu cennetin müjdelendiğinden bahsedilir.
Zariyat Suresinin Okunuşu
Zariyat suresinin okunuşu şöyledir;
Bismillahirrahmanirrahim.
1. Vezzariyati zerva
2. Fel hamilati vıkra
3. Fel cariyati yusra
4. Fel mukassimati emra
5. İnnema tuadune le sadık
6. Ve inned dine le vakı’
7. Ves semai zatil hubuk
8. İnnekum le fi kavlim muhtelif
9. Yu’feku anhu men ufik
10. Kutilel harrasun
11. Ellezine hum fi ğamratin sahun
12. Yes’elune eyyane yevmud din
13. Yevme hum alen nari yuftenun
14. Zuku fitnetekum hazellezi kuntum bihi testa’cilun
15. İnnel muttekıyne fi cennativ ve uyun
16. Ahızıne ma atahum rabbuhum innehum kanu kable zalike muhsinin
17. Kanu kalilem minel leyli ma yehceun
18. Ve bil eshari hum yestağfirun
19. Ve fi emvalihim hakkul lis saili vel mahrum
20. Ve fil erdı ayatul lil mukınin
21. Ve fi enfusikum e fe la tubrırun
22. Ve fis semai rizkukum ve ma tuadun
23. Fe ve rabbis semai vel erdı innehu lehakkum misle ma ennekum tentıkun
24. Hel etake hadisu dayfi ibrahimel mukramin
25. İz dehalu aleyhi fe kalu selama kale selam kavmum munkerun
26. Ferağa ila ehlihi fe cae bi ıclin semin
27. Fe karrabehu ileyhim kale e la te’kulun
28. Fe evcese minhum hıyfeh kalu la tehaf ve beşşeruhu bi ğulamin alim
29. Fe akbeletimraetuhu fi sarratin fe sakket vecheha ve kalet acuzun akıym
30. Kalu kezaliki kale rabbuk innehu huvel hakimul alim
31. Kale fema hatbukum eyyuhel murselun
32. Kalu inna ursilna ila kavmim mucrimin
33. Li nursile aleyhim hıcaratem min tıyn
34. Musevvemeten ınde rabbike lil musrifin
35. Fe ahracna men kane fiha minel mu’minin
36. Fe ma vecedna fiha ğayra beytim minel muslimin
37. Ve terakna fiha ayetel lillezine yehafunel azabel elim
38. Ve fi musa iz erselnahu ila fir’avne bi sultanim mubin
39. Fe tevella bi ruknihi ve kale sahırun ev mecnun
40. Fe ehaznahu ve cunudehu fe nebeznahum fil yemmi ve huve mulim
41. Ve fi adin iz erselna aleyhimur rihal akıym
42. Ma tezeru min şey’in etet aleyhi illa cealethu kir ramim
43. Ve fi semude iz kıyle lehum temetteu hatta hıyn
44. Fe atev an emri rabbihim fe ehazethumus saıkatu ve hum yenzurun
45. Femestetau min kıyamiv ve ma kanu muntesırın
46. Ve kavme nuhım min kabl innehum kanu kavmen fasikıyn
47. Ves semae beneynaha bi eydiv ve inna le musiun
48. Vel erda feraşnaha fe nı’mel mahidun
49. Ve min kulli şey’in halakna zevceyni leallekum tezekkerun
50. Fe firru ilallah inni lekum minhu nezirum mubin
51. Ve la tec’alu meallahi ilahen ahar inni lekum minhu nezirum mubin.
52. Kezalike ma etellezine min kablihim mir rasulin illa kalu sahırun ev mecnun
53. E tevasav bih bel hum kavmun tağun
54. Fe tevelle anhum fe ma ente bi melun
55. Ve zekkir fe innez zikra tenfeul mu’minin
56. Ve ma halaktul cinne vel inse illa li ya’budun
57. Ma uridu minhum mir rizkıv ve ma uridu ey yut’ımun
58. İnnellahe huver razzaku zul kuvvetil metin
59. Fe inne lellezine zalemu zenubem misle zenubi ashabihim fe la yesta’cilun
60. Fe veylul lillezine keferu miy yevmihimullezi yuadun
Zariyat Suresinin Arapça Yazılışı
Zariyat Suresi Arapça, yazılışı şu şekildedir;
بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم
َالذَّارِيَاتِ ذَرْوًاۙ ﴿1﴾ فَالْحَامِلَاتِ وِقْرًاۙ ﴿2﴾ فَالْجَارِيَاتِ يُسْرًاۙ ﴿3﴾ فَالْمُقَسِّمَاتِ اَمْرًاۙ ﴿4﴾ اِنَّمَا تُوعَدُونَ لَصَادِقٌۙ ﴿5﴾ وَاِنَّ الدّ۪ينَ لَوَاقِعٌۜ ﴿6﴾ وَالسَّمَٓاءِ ذَاتِ الْحُبُكِۙ ﴿7﴾ اِنَّكُمْ لَف۪ي قَوْلٍ مُخْتَلِفٍۙ ﴿8﴾ يُؤْفَكُ عَنْهُ مَنْ اُفِكَۜ ﴿9﴾ قُتِلَ الْخَرَّاصُونَۙ ﴿10﴾ اَلَّذ۪ينَ هُمْ ف۪ي غَمْرَةٍ سَاهُونَۙ ﴿11﴾ يَسْـَٔلُونَ اَيَّانَ يَوْمُ الدّ۪ينِۜ ﴿12﴾ يَوْمَ هُمْ عَلَى النَّارِ يُفْتَنُونَ ﴿13﴾ ذُوقُوا فِتْنَتَكُمْۜ هٰذَا الَّذ۪ي كُنْتُمْ بِه۪ تَسْتَعْجِلُونَ ﴿14﴾ اِنَّ الْمُتَّق۪ينَ ف۪ي جَنَّاتٍ وَعُيُونٍۙ ﴿15﴾ اٰخِذ۪ينَ مَٓا اٰتٰيهُمْ رَبُّهُمْۜ اِنَّهُمْ كَانُوا قَبْلَ ذٰلِكَ مُحْسِن۪ينَۜ ﴿16﴾ كَانُوا قَل۪يلًا مِنَ الَّيْلِ مَا يَهْجَعُونَ ﴿17﴾ وَبِالْاَسْحَارِ هُمْ يَسْتَغْفِرُونَ ﴿18﴾ وَف۪ٓي اَمْوَالِهِمْ حَقٌّ لِلسَّٓائِلِ وَالْمَحْرُومِ ﴿19﴾ وَفِي الْاَرْضِ اٰيَاتٌ لِلْمُوقِن۪ينَۙ ﴿20﴾ وَف۪ٓي اَنْفُسِكُمْۜ اَفَلَا تُبْصِرُونَ ﴿21﴾ وَفِي السَّمَٓاءِ رِزْقُكُمْ وَمَا تُوعَدُونَ ﴿22﴾ فَوَرَبِّ السَّمَٓاءِ وَالْاَرْضِ اِنَّهُ لَحَقٌّ مِثْلَ مَٓا اَنَّكُمْ تَنْطِقُونَ۟ ﴿23﴾ هَلْ اَتٰيكَ حَد۪يثُ ضَيْفِ اِبْرٰه۪يمَ الْمُكْرَم۪ينَۢ ﴿24﴾ اِذْ دَخَلُوا عَلَيْهِ فَقَالُوا سَلَامًاۜ قَالَ سَلَامٌۚ قَوْمٌ مُنْكَرُونَ ﴿25﴾ فَرَاغَ اِلٰٓى اَهْلِه۪ فَجَٓاءَ بِعِجْلٍ سَم۪ينٍۙ ﴿26﴾ فَقَرَّبَهُٓ اِلَيْهِمْ قَالَ اَلَا تَأْكُلُونَۘ ﴿27﴾ فَاَوْجَسَ مِنْهُمْ خ۪يفَةًۜ قَالُوا لَا تَخَفْۜ وَبَشَّرُوهُ بِغُلَامٍ عَل۪يمٍ ﴿28﴾ فَاَقْبَلَتِ امْرَاَتُهُ ف۪ي صَرَّةٍ فَصَكَّتْ وَجْهَهَا وَقَالَتْ عَجُوزٌ عَق۪يمٌ ﴿29﴾ قَالُوا كَذٰلِكِۙ قَالَ رَبُّكِۜ اِنَّهُ هُوَ الْحَك۪يمُ الْعَل۪يمُ ﴿30﴾ قَالَ فَمَا خَطْبُكُمْ اَيُّهَا الْمُرْسَلُونَ ﴿31﴾ قَالُٓوا اِنَّٓا اُرْسِلْنَٓا اِلٰى قَوْمٍ مُجْرِم۪ينَۙ ﴿32﴾ لِنُرْسِلَ عَلَيْهِمْ حِجَارَةً مِنْ ط۪ينٍۙ ﴿33﴾ مُسَوَّمَةً عِنْدَ رَبِّكَ لِلْمُسْرِف۪ينَ ﴿34﴾ فَاَخْرَجْنَا مَنْ كَانَ ف۪يهَا مِنَ الْمُؤْمِن۪ينَۚ ﴿35﴾ فَمَا وَجَدْنَا ف۪يهَا غَيْرَ بَيْتٍ مِنَ الْمُسْلِم۪ينَۚ ﴿36﴾ وَتَرَكْنَا ف۪يهَٓا اٰيَةً لِلَّذ۪ينَ يَخَافُونَ الْعَذَابَ الْاَل۪يمَۜ ﴿37﴾ وَف۪ي مُوسٰٓى اِذْ اَرْسَلْنَاهُ اِلٰى فِرْعَوْنَ بِسُلْطَانٍ مُب۪ينٍ ﴿38﴾ فَتَوَلّٰى بِرُكْنِه۪ وَقَالَ سَاحِرٌ اَوْ مَجْنُونٌ ﴿39﴾ فَاَخَذْنَاهُ وَجُنُودَهُ فَنَبَذْنَاهُمْ فِي الْيَمِّ وَهُوَ مُل۪يمٌۜ ﴿40﴾ وَف۪ي عَادٍ اِذْ اَرْسَلْنَا عَلَيْهِمُ الرّ۪يحَ الْعَق۪يمَۚ ﴿41﴾ مَا تَذَرُ مِنْ شَيْءٍ اَتَتْ عَلَيْهِ اِلَّا جَعَلَتْهُ كَالرَّم۪يمِۜ ﴿42﴾ وَف۪ي ثَمُودَ اِذْ ق۪يلَ لَهُمْ تَمَتَّعُوا حَتّٰى ح۪ينٍ ﴿43﴾ فَعَتَوْا عَنْ اَمْرِ رَبِّهِمْ فَاَخَذَتْهُمُ الصَّاعِقَةُ وَهُمْ يَنْظُرُونَ ﴿44﴾ فَمَا اسْتَطَاعُوا مِنْ قِيَامٍ وَمَا كَانُوا مُنْتَصِر۪ينَۙ ﴿45﴾ وَقَوْمَ نُوحٍ مِنْ قَبْلُۜ اِنَّهُمْ كَانُوا قَوْمًا فَاسِق۪ينَ۟ ﴿46﴾ وَالسَّمَٓاءَ بَنَيْنَاهَا بِاَيْدٍ وَاِنَّا لَمُوسِعُونَ ﴿47﴾ وَالْاَرْضَ فَرَشْنَاهَا فَنِعْمَ الْمَاهِدُونَ ﴿48﴾ وَمِنْ كُلِّ شَيْءٍ خَلَقْنَا زَوْجَيْنِ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ ﴿49﴾ فَفِرُّٓوا اِلَى اللّٰهِۜ اِنّ۪ي لَكُمْ مِنْهُ نَذ۪يرٌ مُب۪ينٌۚ ﴿50﴾ وَلَا تَجْعَلُوا مَعَ اللّٰهِ اِلٰهًا اٰخَرَۜ اِنّ۪ي لَكُمْ مِنْهُ نَذ۪يرٌ مُب۪ينٌ ﴿51﴾ َذٰلِكَ مَٓا اَتَى الَّذ۪ينَ مِنْ قَبْلِهِمْ مِنْ رَسُولٍ اِلَّا قَالُوا سَاحِرٌ اَوْ مَجْنُونٌ ﴿52﴾ اَتَوَاصَوْا بِه۪ۚ بَلْ هُمْ قَوْمٌ طَاغُونَ ﴿53﴾ فَتَوَلَّ عَنْهُمْ فَمَٓا اَنْتَ بِمَلُومٍۘ ﴿54﴾ وَذَكِّرْ فَاِنَّ الذِّكْرٰى تَنْفَعُ الْمُؤْمِن۪ينَ ﴿55﴾ وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَالْاِنْسَ اِلَّا لِيَعْبُدُونِ ﴿56﴾ مَٓا اُر۪يدُ مِنْهُمْ مِنْ رِزْقٍ وَمَٓا اُر۪يدُ اَنْ يُطْعِمُونِ ﴿57﴾ اِنَّ اللّٰهَ هُوَ الرَّزَّاقُ ذُو الْقُوَّةِ الْمَت۪ينُ ﴿58﴾ فَاِنَّ لِلَّذ۪ينَ ظَلَمُوا ذَنُوبًا مِثْلَ ذَنُوبِ اَصْحَابِهِمْ فَلَا يَسْتَعْجِلُونِ ﴿59﴾ فَوَيْلٌ لِلَّذ۪ينَ كَفَرُوا مِنْ يَوْمِهِمُ الَّذ۪ي يُوعَدُونَ ﴿60﴾
Zariyat Suresinin Türkçe Anlamı
Zariyat Suresinin Türkçe Anlamı, şöyledir:
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla.
1. ayet: Tozu dumana katıp savuran (rüzgar)lara,
2. ayet: Derken, ağır yük taşıyan (bulut)lara.
3. ayet: Sonra kolaylıkla akıp gidenlere,
4. ayet: Sonra iş(ler)i taksim edenlere andolsun.
5. ayet: Size va’dedilmekte olan, hiç tartışmasız doğrudur.
6. ayet: Şüphesiz din (hesap ve ceza) da mutlaka gerçekleşecektir.
7. ayet: ‘Özen içinde yollar ve yörüngelerle donatılmış’ göğe andolsun;
8. ayet: Siz, gerçekten birbirini tutmaz bir söz (çelişkili ve aykırı görüşler) içindesiniz.
9. ayet: Ondan çevrilen çevrilir,
10. ayet: Kahrolsun, o ‘zan ve tahminle yalan söyleyenler’;
11. ayet: Ki onlar, ‘bilgisizliğin kuşatması’ içinde habersizdirler.
12. ayet: “Hesap ve ceza (din) günü ne zaman?” diye sorarlar.
13. ayet: O gün onlar, ateşin üstünde tutulup-eritilecekler:
14. ayet: “Tadın fitnenizi. Bu, sizin pek acele isteyip durduğunuz şeydir.”
15. ayet: Şüphesiz muttaki olanlar, cennetlerde ve pınarlardadırlar;
16. ayet: Rablerinin kendilerine verdiğini alanlar olarak. Çünkü onlar, bundan önce ihsanda (güzel davranışta) bulunanlardı.
17. ayet: Gece-boyunca da pek az uyurlardı.
18. ayet: Onlar, seher vakitlerinde istiğfar ederlerdi.
19. ayet: Onların mallarında dilenip-isteyen (ve iffetinden dolayı istemeyip de) yoksul olan için de bir hak vardı.
20. ayet: Yeryüzünde kesin bir bilgiyle inanacak olanlar için ayetler vardır.
21. ayet: Ve kendi nefislerinizde de. Yine de görmüyor musunuz?
22. ayet: Gökte rızkınız vardır ve size va’dolunmakta olan da.
23. ayet: İşte, göğün ve yerin Rabbine andolsun ki, şüphesiz, o (size va’dedilen) sizin (aranızda) konuştuklarınız kadar, elbette kesin bir gerçektir.
24. ayet: Sana İbrahim’in ağırlanan konuklarının haberi geldi mi?
25. ayet: Hani, yanına girdiklerinde: “Selam” demişlerdi. O da: “Selam” demişti. “(Haklarında bilgim olmayan) Yabancı bir topluluk.”
26. ayet: Hemen (onlara) sezdirmeden ailesine gidip, çok geçmeden semiz bir buzağı ile (geri) geldi.
27. ayet: Derken onlara yaklaştırıp (ikram etti); “Yemez misiniz?” dedi.
28. ayet: (Onlar yemeyince) Bunun üzerine içine bir tür korku düştü. “Korkma” dediler ve ona bilgin bir erkek çocuk müjdesini verdiler.
29. ayet: Böylece karısı çığlıklar kopararak geldi ve yüzüne vurarak: “Kısır, yaşlı bir kadın (mı doğum yapacakmış)? dedi.
30. ayet: Dediler ki: “Öyle. (Bunu) Senin Rabbin buyurdu. Çünkü O, hüküm ve hikmet sahibidir, bilendir.”
31. ayet: (İbrahim) dedi ki: “Şu halde sizin asıl isteğiniz nedir, ey elçiler?”
32. ayet: “Doğrusu biz, suçlu-günahkar bir kavme gönderildik” dediler.
33. ayet: “Üzerlerine çamurdan (iyice sertleşip kaskatı kesilmiş) taşlar yağdırmak için.”
34. ayet: “(Ki bu taşların her biri,) Rabbinin Katında ölçüyü taşıranlar için (herkese ayrı ayrı) işaretlenmiştir.”
35. ayet: Bu arada, mü’minlerden orda kim varsa çıkardık.
36. ayet: Ne var ki, orda Müslümanlardan olan bir evden başkasını bulmadık.
37. ayet: Ve orada, acı bir azaptan korkanlar için bir ayet bıraktık.
38. ayet: Musa (olayın)da da (düşündürücü ayetler vardır). Hani Biz onu açık bir delille Firavun’a göndermiştik;
39. ayet: Fakat o, ‘bütün kişisel ve askeri gücüyle’ yüz çevirdi ve: “(Bu,) Ya bir büyücü veya bir delidir” dedi.
40. ayet: Bunun üzerine, Biz onu ve ordularını yakalayıp denize attık; (ki o,) ‘kınanacak işler yapıyordu.’
41. ayet: Ad (kavmin)de de (ayetler vardır). Hani onların üzerine köklerini kesen (akim) bir rüzgar gönderdik.
42. ayet: Üzerinden geçtiği hiçbir şeyi bırakmıyor, mutlaka çürütüp-kül gibi dağıtıyordu.
43. ayet: Semud (kavmin)de de (ayetler vardır). Hani onlara: “Belli bir süreye kadar yararlanın” denmişti.
44. ayet: Ancak Rablerinin emrine baş kaldırdılar; böylece bakıp-dururlarken, onları yıldırım çarpıp-yakaladı.
45. ayet: Artık ne ayağa kalkmaya güç yetirebildiler, ne yardım bulabildiler.
46. ayet: Bundan önce Nuh kavmini de (yıkıma uğrattık). Çünkü onlar da fasık bir kavim idi.
47. ayet: Biz göğü ‘büyük bir kudretle’ bina ettik ve şüphesiz Biz, (onu) genişleticiyiz.
48. ayet: Yeri de Biz döşeyip-yaydık; ne güzel döşeyici(yiz).
49. ayet: Ve Biz, herşeyi iki çift yarattık. Umulur ki, öğüt alıp-düşünürsünüz.
50. ayet: Öyleyse, Allah’a doğru (yönelip, şirkten ve bozulmalardan) kaçın. Gerçekten Ben sizi, O’ndan yana açıkça uyarıyorum.
51. ayet: Allah ile beraber başka bir İlah(ı ortak) kılmayın. Gerçekten sizi, O’ndan yana açıkça uyarıyorum.
52. ayet: İşte böyle; onlardan öncekiler de bir elçi gelmeyiversin, mutlaka: “Büyücü ve cinlenmiş” demişlerdir.
53. ayet: Onlar bunu (tarih boyunca) birbirlerine vasiyet mi ettiler? Hayır; onlar, ‘azgın ve taşkın (tağiy)’ bir kavimdirler.
54. ayet: Öyleyse sen, onlardan yüz çevir; artık kınanacak değilsin.
55. ayet: Sen öğüt verip-hatırlat; çünkü gerçekten öğütle-hatırlatma, mü’minlere yarar sağlar.
56. ayet: Ben, cinleri ve insanları yalnızca Bana ibadet etsinler diye yarattım.
57. ayet: Ben, onlardan bir rızık istemiyorum ve onların beni doyurup-beslemelerini de istemiyorum.
58. ayet: Hiç şüphesiz, rızık veren O, metin kuvvet sahibi olan Allah’tır.
59. ayet: Artık gerçekten, zulmedenler için, (geçmişteki) arkadaşlarının günahlarına benzer bir günah vardır. Şu halde acele etmesinler.
60. ayet: Kendilerine va’dedilen o (azap) günlerinden dolayı vay o inkar edenlere.
Zariyat Suresinin Fazileti
Zariyat Suresi Fazileti, 1. Ayette geçen ‘’Tozu dumana katıp savuran (rüzgar)lara’’(Zariyat-1) sözünde de değinildiği üzere, Envar-ut- Tenzil kaynağına dayanan bir hadis-i şerifte Efendimiz şöyle buyurur: ‘’Kim ki Zariyat suresini okursa, Yüce Allah ona, dünyada cereyan eden ve esen her bir rüzgarın adedi için on hasenat verir. (Envarr-ut Tenzir)
Konu başlığı görünüşte cok basit gibi gelebilir.üstad bu konuda bir saat konuşmuş.ama hiç boş ve gereksiz bir yeri yok.Dinledikce doyacak ruhunuz.
Harika tebrik ediyorum annemizi ve sizleri