Acizlik gösterme, başkasına güvenip dayanmak, Allah’a (c.c) güvenme onun hükmünün mutlaka meydana geleceğine kesin olarak inanma ve alınması gereken tedbirleri almak anlamındadır.
Tarifinden de anlaşıldığı gibi tevekkül, Müslümanın yapacağı işlerde tüm zahiri sebeplere sarılması alınması gereken tedbirleri alması çalışıp çabalaması ama gönlünü bunlara bağlamayıp sadece Allah’a dayanmasıdır. Tevekkül hiçbir zaman, çalışmayı ve sebeplere sarılmayı terk edip Allah’ın dediği olur diyerek kenara çekilmek değildir.[1]
“Gerçekten mümin olanlar o kimselerdir ki,Allah anıldığı zaman yürekleri ürperir. Onlara, ayetleri okunduğu zaman imanlarını artırır. Ve bunlar yalnız rablerine tevekkül ederler.”[2]
“Bir kere de azmettin mi artık Allah’a güvenip dayan. Çünkü Allah, kendine güvenip dayananları sever.”[3]
“Her kim de Allah’tan korkarsa, Allah ona bir çıkış yolu gösterir. Ve Allah ona ummadığı yerden nasibini verir. Her kim Allah’a tevekkül ederse, O, ona yetişir. Şüphesiz Allah emrini yerine getirir. Allah her şey için bir ölçü tayin etmiştir.”[4]
“Hiçbir zaman ölmeyecek, daima diri olan Allah’a dayan ve onu hamd ile tesbih et.”[5]
Hz. Ömer (r.a) den rivayet edildiğine göre şöyle denilmiştir:
Peygamber (a.s.) dan işittim ki; “Eğer Allah’a hakkiyle tevekkül etseydiniz, Allah size kuşlara rızık verdiği gibi rızık verirdi. Kuşlar açlıktan karınları çekilmiş olduğu halde sabahleyin çıkarlar, karınları dolmuş halde akşamleyin dönerler.”[6]
Peygamber Efendimiz (s.a.v) “Ya Eba Hüreyre Allah’tan başka hiçbir şeye ümit bağlama, Allah’a tevekkül eyle. Bir arzun varsa Allah’u Teala Hazretlerinden iste. Allah’u Tealanın adeti ilahiyyesi (kanunu) şöyledir ki:
Her şeyi bir sebep altında yaratır. Bir iş için sebebine yapışmak ve sonra Allah’u Tealanın yaratmasını beklemek lazımdır. Tevekkül de bundan ibarettir.
“Tevekkül, iş yapmayıp tembel olmak için değildir. Bir işe başlamak ve başlanan işi başarmak için tevekkül olunur. Güç bir işi başaramamak korkusunu gidermek için tevekkül olunur.”[7]
Sebeplere yapışmak, tevekküle mani değildir. Bilakis sebeplere yapışmak sebepleri araya koymak tevekkülün en yüksek derecesidir.[8]
Bazı yanlış düşünenlerin zannettikleri gibi tevekkül her işi oluruna bırakıp bir şey yapmamak; Mesela: Maişet için uğraşmamak, hasta olunca ilaç içmemek, dinini öğrenmek için çalışmamak değildir. Rabbimiz kimseye muhtaç olmamak için çalışmayı, hasta olmamak için tedbir almayı, çocuk sahibi olmak için evlenmeyi, hasta olunca ilaç kullanmayı, göre bilmek için ışığı sebep kılmıştır. İstenilen şeylere kavuşabilmek için sebepleri adeta bir kapı gibi yaratmıştır. Bir şeyin hasıl olmasına sebep olan şeyi yapmayıp, sebepsiz olarak gelmesini beklemek, kapıyı kapatarak pencereden atılmasını istemeye benzer ki, bu akla ve dine uygun bir şey değildir. Bu konu Kur’anı Kerim de şöyle ifade edilir: ” Tedbiri elden bırakmayın.”[9]
Enes b. Malik’ten (r.a) rivayet olunduğuna göre, devesine binen bir adam Resülullah’ın (s.a.v) huzuruna gelip, “Ya Resülallah! Devemi salıverip tevekkül edeyim mi? dedi. Resül-i Ekrem de, Deveyi bağla, sonra hakka tevekkül et”[10] buyurdu.
Hz Ömer (r.a) Medine de boşta gezen bir guruba siz necisiniz? diye sordu. Onlarda biz mütevekkilleriz dediler. Bunun üzerine büyük halife hayır siz mütevekkil değil müteekkil (yiyicilersiniz.) Siz yalancısınız, tohumu yere atıp sonra tevvekkül edene mütevekkil denir, dedi.
Gerçek tevekkülü şöyle bir örnek ile açıklayanlarda olmuştur: Bebek nasıl annesinin memesinden başka bir şeye yönelmeyi bilmezse, gerçek mütevekkil de sadece Rabbine yönelir.
Allah’a dayan, sa’ye sarıl, hikmete ram ol,
Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol.[11]
Tevekkül’ü Allah’ın elinde olana güvenip, insanların elinde olandan ümit kesmektir diye tarif edenlerde olmuştur ve Ayeti Kerimede Cenabı Hakk (c.c.) şöyle buyurmuştur. “Müminler ancak Allah’a güvenip dayansınlar.”[12]
Başka bir Ayeti Kerimde de şöyle buyurmaktadır.
“Eğer müminler iseniz ancak Allah’a güvenin.”[13]
[1] Fahreddin er-Razi.
[2] Enfal.2.
[3] Ali İmran.159.
[4] Talak.2.3.
[5] Furkan.58.
[6] Tirmizi. R.Salihin.no:79.
[7] S. Abdülhakim Ervasi.
[8] Ahmed faruki.
[9] Nisa / 102.
[10] Tirmizi.
[11] M. Akif ERSOY.
[12] İbrahim.11.
[13] Maide.23.