Ayetel Kürsi, ayette geçen kürsi tabirinden dolayı bu ismi almıştır. Kur’anı Kerim’in bütünü içinde ayrı bir fazileti olan bu ayet hakkında Resulullah (S.A.V.)’den bazı hadisler nakledilmiştir.
Bu ayeti kerimede Cenab-ı Allah’ın yüceliği, sıfatları, kainatta meydana gelen büyük olayların tamamen onun iradesi doğrultusunda vuku bulduğu, onun isteği ve izni olmadan hiç bir kimsenin başkasına şefaat edemeyeceği, O’nun kürsüsü, göklerde ve yerdekilerin ona ait olduğu hakkında bilgi verilmektedir.
Ayetel Kürsi Dinle
Ayetel Kürsi Okunuşu
Bismillahirahmanirrahim
Allahulailahe illa huvel hayyul kayyum, late’huzuhu sinetun vela nevmun, lehu mafissemavati ve mafil ardı, men zelleziy yeşfe-u ındehu illa biiznih yağlemu mabeyne eydiyhim vema halfehum vela yuhıtune bişey’in min ılmihı illa bimaşae, vesia kursiyyuhussemavati vel’arda vela yeuduhu hıfzuhuma vehuvel aliyyul azim.
Ayetel Kürsi‘nin önemi birçok kez belirtilmiştir. Peygamber efendimiz (SAV) Kuran-ı Kerim’in en faziletli suresi olduğunu söylerken; Kuran-ı Kerim’in de dörtte biri değerinde olduğu da belirtilmiştir. Ayrıca Ayetel Kürsi den daha büyük bir ayet inmediğini de Seleme İbni Kays söylemiştir.
Ayetel Kürsi Hangi Surededir? Kaçıncı ayettir ve Kaçıncı Sayfadadır?
Ayetel Kürsi ayeti kerimesi Bakara Suresindedir. Kuranı kerimdeki en faziletli ayet olan Ayetel Kürsi Bakara suresinin 255. ayetindedir. Kuranı kerimin 41. sayfasında bulunan surenin Kuranı Kerimdeki yeri de dikkat çekicidir ve araştırılması gerekmektedir.
Ayetel Kürsi Türkçe Anlamı
Râhman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla
O’ndan başka ilah olmayan Allah, hay ve kayyumdur (ezel ve ebedidir). O’nu uyuklama ve uyku tutmaz. Göklerde ve yerlerde olan şeyler O’nundur. İzni olmaksızın O’nun yanında şefaat eden yoktur. Halkın önünde ve arkasında olanı (istikbal ve maziyi) bilir. İnsanlar O’nun ilminden, O’nun isteğinden başkasını ihata edemezler. Kürsisi semaları ve yeri içine alır. Onların hıfzı O’nu (Cenab-ı Ecelli Ala’yı) yormaz. O, pek yüksek ve büyüktür.
Ayetel Kürsi‘nin önemi birçok kez belirtilmiştir. Peygamber efendimiz (SAV) Kuran-ı Kerim’in en faziletli suresi olduğunu söylerken; Kuran-ı Kerim’in de dörtte biri değerinde olduğu da belirtilmiştir. Ayrıca Ayetel Kürsi den daha büyük bir ayet inmediğini de Seleme İbni Kays söylemiştir.
Bir sahabe bir gün peygamber efendimize (SAV); Kuran-ı Kerim’in hangi suresinin derece olarak daha büyük olduğunu sorunca Rasulullah; İhlas Suresi olduğunu söylemiş. Sahabe Kuran-ı Kerim’in fazilet olarak üstün suresini sorduğunda Rasullullah; Ayetel Kürsi olduğunu söylemiş.
Peygamber efendimizin en faziletli sure dediği Ayet’el Kürsinin; Kuran-ı Kerim’in dörtte biri anlamına geldiği de bilinmektedir. Seleme İbni Kays ise; Allahu Teala, ne Tevratta, ne İncil’de, ne de Zebur’da Ayetel Kürsi den daha büyük bir ayet indirmedi demiştir.
Ayetel Kürsi Meali Türkçe Manası
Ayetel Kürsi’nin Faziletleri
Bakara Suresi’nin 225. ayeti olan Ayet-el Kürsi aslında Ayet-ül Kürsi olarak adlandırılır. Kürsi Arapçada iki anlama gelmektedir:
1. Üzerine oturulacak eşya, taht, koltuk.
2. Güç, ilim, egemenlik ve sultan.
Allahu Teâlâ tarafından bize gönderilen bu ayetlerde Kur’anı Kerim’in kürsisi görevindedir. Yani diğer ayetlerin üzerine oturtulduğu ve bu ayetler ile göklerde ve yerde olan her şeyin kuşatıldığı anlamı çıkarılabilir. Ayrıca Fahreddin Razi, Hasan el-Basri gibi âlimler ise kürsi hakkında âlemi kuşatan arş ve arşı da kaplayan bir yapı şeklinde yorumlamışlardır. Allah’ın kudreti, Allah’ın ilmi ve Allah’ın yüceliği gibi yorumlarda yapılmıştır.
Hadislerde Ayetel Kürsi
Müslim, Ebu Davud ve İbn Hanbel’de geçen bir rivayete göre:
‘’Hz. Peygambere adamın biri gelerek Kur’an’ın en faziletli ayeti hangisidir? diye sordu. Resulullah (s.a.v.) ise şöyle buyurdu:
-Allahu la ilahe illa huve’l Hayyul Kayyum.’’
Buradaki ayetin bahsi geçen ayetlerin başında yer alması dikkat çekicidir. Ayrıca Tirmizi’den yapılan bir rivayete göre: ‘’Kur’an’ın en faziletli ayetinin Bakara Suresi’nde geçen Ayet-ül Kürsi olduğu ve bu ayetin okunduğu yerden şeytanın uzaklaştığı’’ bildirilmiştir. Yine Tirmizi’den bir rivayete göre Peygamberimiz ‘’Ayet-ül Kürsi Kur’an ayetlerinin şahıdır.’’ şeklinde buyurmuştur.
Ayetel Kürsi’nin Sebebi Nüzulü (İndiriliş Sebebi)
Medine’de inen Bakara Suresi’nin bir bölümü olan Ayetel Kürsi ile ilgili kaynaklarda herhangi bir indiriliş sebebi yoktur. Ancak Bakara Suresi ile anlatılan Tevhid akidesini en güçlü şekilde ortaya koymasından dolayı oldukça büyük önemi vardır.
Ayetel Kürsi’nin verdiği anlam açısından Allahu Teâlâ hakkında bilgiler verdiği gibi Allah’a ait isimlerin bulunmasından dolayı da âlimler tarafından güçlü bir dua olarak görülmüştür. Namazların sonunda ve gün içerisinde sürekli olarak okunan Ayetel Kürsi okuyanlar için oldukça fazla faziletinin bulunmasından dolayı Müslümanların inançları arasında önemli bir yer edinmiştir.
Ayetel Kürsi Faziletleri Neler?
Okunması ile Allahu Teâla tarafından karşılıksız bırakılmayacak olan Ayetel Kürsi içerdiği anlamlar nedeniyle oldukça büyük sırlar içermektedir. Okuyana da dinleyene de faydaları olan Ayetel Kürsi’nin faziletlerini şöyle sıralayabiliriz:
Ayetel Kürsi Okurken Faziletleri 1
♦Ayetel Kürsi okuyan kişi Allahu Teâlâ tarafından korumaya alınır ve şeytan bu kişiye yaklaşamaz.
♦ Allah’ın yüce isimlerinin bulunduğu bu ayetlerle dua edenin duası kabul olur.
♦ Geçmişten bu yana âlimler tarafından kalkan duası olarak bilinen Ayetel Kürsi gün içerisinde 7 kere okunup etrafa üflendiğinde o kişiyi belalardan, musibetlerden koruduğu gibi korunmasını niyet ettiği diğer kişileri de kalkan içerisine alır.
♦ Kur’an ayetlerinin efendisi olduğu söylenen Ayet-el Kürsi okuyana sevap kazandırdığı gibi kalbindeki tevhid tohumunu da güçlendirir.
♦ Ayetel Kürsi okuyan kişi için meleklerin gökyüzünden inerek bu kişiyi koruyacağı ve günahlarını silip sevaplarını yazacağı söylenir.
♦ Namazlarından sonra okuyan kişi öldükten sonra cennete girer.
♦ Ayette geçen anlamdan dolayı okuyan kişinin kalbi Allah’ın azameti, kudreti ve celali ile dolar.
♦ Ayetel Kürsi okumaktan dolayı şeytan bu kişiden ve haneden uzaklaşır.
♦ Ayetel Kürsi okuyan kişinin gönlü huzura kavuşur, bu dünyada da öteki dünyada da yüksek makamlara kavuşur.
Ayetel Kürsi Okuduktan Sonraki Faziletleri
♦ Ayetel Kürsi okuyan kişinin cesareti artar.
♦ Ayetel Kürsi okuyanın yüzü nurlanır ve etrafındaki kişilere sözü geçer.
♦ 313 Ayetel Kürsi’nin bereketlenmesi istenen yiyeceğe okunması sonucu yiyecek bereketlenir.
♦ Her gün Ayet-el Kürsi okuyan kişinin günahları bağışlanır.
♦ Ayetel Kürsi okuyan kişi Allah’ı zikretmiş olur.
♦ Ayetel Kürsi içerisinde Allahu Teâlâ’nın ilahi isimleri vardır. Bu isimlerle dua edenin duası kabul olunur.
♦ Ayetel Kürsi okuyan kişinin günlük işleri kolaylaşır.
♦ Bu ayeti okuyan kişi için Allah’ın hayır kapıları sonuna kadar açılır.
♦ İlim isteyene ilim verilir, rızık isteyene rızık verilir.
♦Ayetel Kürsi okuyarak bunu vefat eden kişiye bağışlamak kabir azabının hafiflemesini sağlar. Okuyan kişiye sevap yazıldığı gibi bu kişinin kalbi de genişletilir.
♦ Ayetel Kürsi okumak hafızayı güçlendirir. Anlayış gücünü artırır.
♦ Ayetel Kürsi okuyanın düşmanı olmaz, olan düşmanları da bu kişiye zarar veremez.
♦Yolda kalmışlar okursa fayda bulur, derdi olanlar okuduğunda bu derdinden kurtulur.
♦ Deliler ve ya aklını yitirenler için Ayet-el Kürsi okumak bu kişilerin düzelmesini sağlayacaktır.
♦ Ahlakı bozuk olan ve şehvetine yenik düşen kişiler için okunursa bu kişiler Allah’ın izni ile düzelecektir.
♦ Gece yatarken hem kendi için hem de hane halkını korumak için niyet eden kişiyi sabaha kadar melekler korur.
♦ Ayetel Kürsi namazlardan sonra okunduğunda cennet kapılarından biri bu kişi için açılır.
♦ Allah bu ayeti okuyanlara Sıddıklar sevabı verir.
♦ Her namazdan sonra okuyan kişi diğer namazını kılıncaya kadar koruma altına alınır.
Ayetel Kürsi Okunduğu Yere Göre Faziletleri
♦ Evden çıkarken okunduğunda Allahu Teâlâ bu haneyi her türlü belaya karşı koruyacaktır.
♦ Gecede ve gündüzlü 10 İhlas Suresi ve bir Ayetel Kürsi okumayı adet edinen kişi mahşer günü peygamberlerle birlikte olacaktır.
♦ Ayetel Kürsi okumayı adet edinen kişinin canı tatlılıkla alınır ve kişi şehitlik makamına ulaşır.
♦ Ayetel Kürsi okunduğunda okuyan kişiyi dinlemek için melekler gökyüzünden inerler ve saf tutarlar.
♦ Gecede ve gündüzde toplam 1000 Ayet-el Kürsi’yi 40 gün boyunca okuyan kişiye ruhani âlem açılır ve kişi melekleri görmeye başlar.
♦ Ayetel Kürsi okuyan kişi Peygamberimizi rüyasında görür.
♦ Ayetel Kürsi herhangi bir kaba ve ya çantaya ve ya kasa türü bir şeye okunduğunda onu cin, şeytan kimse açamaz ve içindekilere zarar veremez.
♦ Ayetel Kürsi okumayı adet edinen kişi günde 170 defa okuduğunda:
1. Borçlu ise borcunu öder.
2. Hapiste ise kurtulur.
3. Fakirse rızkı artar.
4. Namazdan sonra okursa dileği hemen kabul olur.
5. Gece okuduğunda ise manevi olarak genişler ve duaları geri çevrilmez.
6. İnsanlar arasında itibarı artar ve sevilir.
♦ Her gün okuyanın yanına şeytan uğrayamaz.
♦ Ayetel Kürsi’yi Zuhal saatinde okuyan kişi makam ve mevki sahiplerinin yanında yer edinir.
Ayetel Kürsi Kime Okursak Faziletleri
♦ Ayetel Kürsi düşmanın helakı için okunduğunda düşmanı zelil eder.
♦ Yağmur suyuna ve ya zemzeme 50 defa Ayet-el Kürsi okunup bu su içilirse hafıza kuvvetlenir.
♦ Ayetel Kürsi’yi yazarak üzerinde taşıyan kimse her türlü afet ve beladan korunur ve bu kişiye hayırlı olan yollar gösterilir.
♦ Hırsızın girmesinin istenmediği yere yazıp koyulması yeterli olur.
♦ Ayetel Kürsi yazılı olan bir kaba su koyulur ve yazı silinince suyu hastaya içirilirse hasta şifa bulur.
♦ Rüyasında korkan kişi yatağına yattığında 3 Ayet-el Kürsi okur ve her okuyuşunda da son kısımda bulunan ‘vela yeuduhu hıfzıhuma ve hüvel aliyyül azim’ kısmını da 3 kere tekrar ederse bu durumdan kurtulur.
♦ Sara nöbeti geçiren kişiye 21 Ayetel Kürsi okumak şifa verecektir.
♦ Sınavlardan önce 7,11 ve ya 21 kere Ayet-el Kürsi okumak sınavın iyi geçmesini sağlayacaktır.
♦ Ticarethanede yazılı olarak bulunan Ayet-el Kürsi kazancın bereketli olmasını sağladığı gibi içerisinde Ayetel Kürsi okunan ticarethanelerde de müşteri artar.
♦ Haşerelerin bulunduğu yere bir kâğıda Ayet-el Kürsi yazılıp buraya koyulursa haşereler dağılacaktır.
♦ Bir kâğıda 21 Ayetel Kürsi, 21 Salavat ve 3 İhlas Suresi yazılıp tarlanın ortasına gömülürse o tarlada bereket olur ve korunur.
Ayetel Kürsi Meali
Sitemizde Ayetel kürsi meali ile ayetlerin meallerini bulabilir ve okumadan öncesinde neyi anlattığını daha kolay anlayabilirsiniz. Ayetel Kürsi diğer ayetlerden farklıdır ve daha fazla şey anlatır.
Allah ki, O’ndan başka ilah yoktur. O hayydır, kayyûmdur.
Kendisine ne uyku gelir ne de uyuklama.
Göklerde ve yerdekilerin hepsi O’nundur.
O’nun izni olmadan katında kim şefaat edebilir?
O, kullarının yaptıklarını ve yapacaklarını bilir. (Hiçbir şey O’na gizli kalmaz.)
O’nun bildirdiklerinin dışında insanlar,
O’nun ilminden hiçbir şeyi tam olarak bilemezler.
O’nun kürsüsü gökleri ve yeri içine alır, onları koruyup gözetmek kendisine zor gelmez.
O, yücedir, büyüktür.
Rabbimizin büyüklüğünü ve yüceliğini ifade eden bu ayet bizi Allah’ın izniyle bütün kötülüklerden ve beladan en güzel şekilde korur ve muhafaza eder. Ayette O’nun izni olmadan hiçbir şeyin olmayacağı ve ne kadar koruyucu olduğu anlatılır. Yüce Rabb’in kullarına bahşettiği bu sure bilhassa yatmadan öncesinde kazadan, beladan korunmak amaçlı okunur ve bir işe başlamadan öncesinde Rabb’e sığınmak amaçlı okunur.
Uzunca olmasıyla beraber derin anlamlar barındırmaktadır ve bu manaların tümü de O’nun ilmini içerir . O’nun ilminden hiçbir şeyi bilmeyeceğimiz ve O’nun yüce olduğu belirtilir. Her Müslümanın ezberlemesi ve üstelik manasını da çok iyi bilmesi gerekir.
Ayetel Kürsi Tefsiri
Arasında Allah’ın kürsüsü zikredildiği için “Ayetel Kürsi Tefsiri” adıyla anılan bu âyet hem muhtevası hem de üstün nitelikleri nedeni ile dikkat çekmiştir. Hakkında hadisler varit olmuş, çok fazla okunmuş, şifa ve korunmaya vesile kılınmıştır. Keli-me-İ şehâdet ve îhlâs sûreleri nasıl İslâm inancının özünü ihtiva ediyor ve insanlara Allah Teâlâ’yı tanıtıyorsa Âyetü’l-kürsî de onlardan daha geniş ve detaylı şekilde bu niteliği taşımaktadır.
Bir önceki âyette peygamberlerin getirdiği bunca âyet ve “beyyine”ye (imana götüren işaret ve kanıt) rağmen insanların ihtilâfa düştükleri, kiminin küfrü kiminin imanı tercih ettiği zikredilmişti.
İnsanı imana götüren deliller, aktım kullanarak üstünde düşüneceği “kendisinde ve yakından uzağa çevresinde (enfüs ve âfâk)”, peygamberleri desteklemek üzere Allah’ın onlara lütfettiği mucizelerde ve vahiy yoluyla yapılan “sağlam delillere dayalı sözlü açıklamalarda görülür.
Bu âyet gerçek mabudu arayanlar için eşsiz ve başka hiçbir kaynaktan elde edilemez bir açıklamadır, delildir.
Şevkânî’nin Buhârî, Müslim, Nesâî, Ahmed b. Hanbel, benzeri sahih kaynaklardan derlediği hadislerden birkaçı dahi bu âyetin önemi konusunda bir düşünce edinmeye yetecektir:
Hz. Peygamber, Übey b. Kâ’b’a “Allah’ın kitabından hangi âyet en büyüğüdür” diye sorup “Âyetü’l-kürsî‘dir” cevabını alınca onu kutlamıştır.
Tekrar Übeyy’in hurmasına şeytana tâbi bîr cin musallat olmuş; vermeyi, dağıtmayı seven Übey’i bundan vazgeçirmek üzere hurmayı aşırmaya başlamıştı. Übey mahlûku takip ederek yakaladı. Acayip bir şekli vardı. Onunla konuşunca kimliğini ve maksadını anladı. Kendilerinden nasıl kurtulabileceğini sorunca “Bakara süresindeki kürsü âyeti ile” dedi ve ekledi: “Onu akşamda okuyan sabaha ka¬dar, sabahta okuyan akşama kadar bizden korunmuş olur.” Sabah olunca Übey durumu Hz. Peygamber’e aktardı. Resûlullah, “Habis doğru söylemiş” buyurdu,
Buhârî’de de Ebû Hüreyre’den naklen yukarıdakine yakın bir rivayet bulunmaktadır. Hz. Peygamber’e hadiseyi anlatınca şeytan olduğunu öğrendiği hırsız Ebû Hürey-re’ye şöyle demiştir: “Yatağına yatınca Âyetü’l-kürsî’yi oku, sürekli olarak Allah’tan bir koruyucun olacak ve sabaha kadar sana şeytan yaklaşamayacaktır.”
Allah varlığı ezelî, ebedî, zaruri ve kendinden olan, her şeyi yaratan, her şeyin mâliki ve mukadderatının hâkimi, her şeyi bilen ve her şeye kadir olan… yüce mevlânın öz ismidir. Bu öz isim zikredildikten sonra hem O’nun vahdaniyeti (birliği, tekliği) hem de İslâm’ın getirdiği imanın tevhid (Allah’ı birleme, bir bilme) niteliği açıklanmak üzere “O’ndan başka tanrı yoktur” buyurulmuştur.
Müşrikler elleriyle yaptıkları putlara tapıyorlardı. Bunlar cansız eşyadan yapılmaktadır. Canı dahi olmayan varlığın ilâh olamayacağını ifade etmek üzere hemen arkasından “O diridir” buyurulmuştur. Evet Allah diridir, O’nun hayat sıfatı vardır ve tıpkı diğer isimleri ve sıfatlan gibi bunun da mahiyetini ancak kendisi bilmektedir.
Gerek Araplar’daki gerekse öteki kavimlerdeki müşriklerin çoğu büyük bir Allah’a inanmakla birlikte bunun beraberinde -her birine bir işlev tanıdıkları- sözde tanrılara inanmışlardır. Bu inanç tevhide aykırıdır. Tevhidi açıklayarak başlayan âyet, Allah Teâlâ’mn “kayyûm” sıfatını zikrederek “küçük, aracı, özel görevli… tanrıtar”a gerek bulunmadığını ifade etmektedir. Çünkü kayyûm, “bütün varlıkları görüp gözeten, yöneten, bir an bile onları bilgi ve ilgisi dışında tutmayan” anlamına gelir.
“Onu ne uyku basar ne uyur” cümlesi, hay ve kayyûm sıfatlarını pekiştirmekte ve biraz daha anlaşılmasını sağlıyor. Uyku basan yada fiilen uyuyan birinin gözetim, idare, koruma gibi işleri yerine getirmesi mümkün değildir. Allah Teâlâ’mn kayyûmluğu kâmil ve kesintisiz olduğuna, daha doğrusu kayyûm sıfatı bunu ifade ettiğine göre O’nu ne uyku basar ne de uyur.
Yerde ve gökte ne varsa -başka hiçbir kimseye değil- O’na aittir; yaratanı da gerçek sahibi de O’dur. Âyetin bu mânayı ifade eden parçası “Yalnız O’na aittir” kısmıyla tevhidi öğretirken “başkasına değil” manasıyla de şirkin çeşitlerini reddetmektedir. Nedeni ise müşrik toplumlar varlıkları yaratılış, aidiyet ve yetki bakım¬larından türlü tanrılar arasında paylaştırmışlar; meselâ yıldız, gök, yer… tanrılarından söz etmişlerdir. “Yerde ve gökte” tabiri Arapça’da “tüm varlıklar” mânasında kullanılmakta, adına yer ve gök denilmeyen yada maddî mânada yere ve göğe dahil bulunmayan mekânlar ve buradaki varlıklar da bu ifadenin içine girmektedir.
Allah’a ortak koşan kâfirlerin bir bölümü, bu ortakların O’na denk olduklarına değil, O’nun nezdinde reddedilemez şefaat, geri çevrilemez aracılık hakkına sahip bulunduklarına inanmakta ve putlara bu anlayış içinde tapınmaktadırlar, “Allah katında, O izin vermedikçe hiç bir kimse şefaat edemez” mânasındaki cümle bu inancın asılsızlığını ortaya koymakta; şefaatin de izne bağlı bulunduğunu, O izin vermedikçe ve dilemedikçe kimsenin böyle bir yetki ve imkâna sahip olamayacağını özlü ve etkili bir şekilde zihinlere yerleştirmektedir. Allah katında kendisine şefaat izni verilenlerin durumu ve yetkileri, ödül törenlerinde ödülleri vermek üzere kürsüye çağrılan şeref konuklarınkİne benzemektedir. Ödülün kime verileceğini bilen ve belirleyen onlar değildir. Fakat bu merasimi tertipleyenlere göre onlar, şerefli, saygıya lâyık, büyük kimseler olduklarından kendilerine böyle bir imtiyaz verilmiştir. Allah katında şefaatlerine İzin verilecek olanlar da Allah’a yakın ve sevgili kutlar olacaktır.
Allah’tan başka tüm şuur ve bilgi sahiplerinin bilgileri sınırlıdır, doğru da yanlış da olmaya açıktır. Bu genel gerçek şefaat meselesine uygulandığında kimin şefaate lâyık olduğunun da fakat Allah tarafından bilineceği anlaşılır. Nedeni ise dış görünüşü (mâ beyne eydîhim) itibariyle şefaate lâyık görülenlerin, kullar tarafından görülemeyen ve bilinemeyen iç yüzleri (mâ halfehüm) itibariyle böyle olma tnaları mümkündür. Allah birdir ve yalnızca O İbadete lâyıktır; çünkü O’ndan başka olmuşu, olacağı, gizliyi, açığı, geçmişi, geleceği, görüleni, gaybı bilen bulunmamaktadır.
Kürsi (kürsü), “koltuk, iskemle, taht” anlamlarına gelir. Mecazı şekilde saltanat, hükümranlık, mülk mânalarında da kullanılmaktadır. Allah Teâlâ’nın üzerine oturulan maddî alet mânasında kürsüsü olamayacağından -çünkü bu O’nun bizzat açıkladığı yüce sıfatlarına aykırı düştüğünden- burada kürsüden bir başka mânanın kastedilmiş olması gerekir. Esasen Kur’an’da Allah’a nispet edilen, “Allah’ın…” denilen her şeyi, O’nun varlığına dahil veya kullandığı bir şey olarak anlamak da doğru değildir. Meselâ “Allah’ın evi, Allah’ın ruhu, Allah’ın emri, Allah’ın kölesi” tamlamalarında Allah’a ait olan şeyler böyledir. Bunlar ne O’nun varlığının bir parçasıdır ne de kullandığı araçlardır; önem ve şereflerinden dolayı O’nun” diye tanımlanmışlardır, tbn Abbas’a göre kürsüden maksat ilimdir. O’nun İlmi her şeyi kaplar. Âyetin bu kısmını, “kürsüden maksat O’nun hükümranlığıdır ve buna sınır yoktur, hiçbir şey onun dışında kalamaz” yada “Allah semavatı, arzı, arşı Kur’an’da zikretmiş, fakat bunlardan maksadın ne olduğunu açıklamamıştır. Kürsüsü de böyle bir varlıktır, yerleri ve gökleri İçine alacak kadar geniştir. Ne ve nasıl olduğunu ise ancak kendisi bilmektedir” şeklinde anlamak mümkündür.
Yüce, kâmil, eşsiz sıfatlarının bir bölümü âyette zikredilen yüce Allah’a, kulların ebedi gibi gördükleri kâinatı korumak, gözetmek ve yönetmek elbette güç gelmeyecek, O’nu yormayacak, meşgul dahi etmeyecektir. Çünkü O yücelerden yücedir, kimse bilmez nicedir.
2024
Allah herkesi cennete girmeyi nasip etsin…