Alçakgönüllülük, Kibirlenmenin, büyüklük taslamanın zıttı olan tevazunun tanımı için bir ayeti Kerimede Cenabı Hakk (c.c) şöyle buyurmaktadır:
“Rahmanın (has) kulları onlardır ki, yeryüzünde alçakgönüllülük (Tevazu) ile yürürler ve kendini bilmez kimseler onlara laf attığında (incinmeksizin) selam derler (geçerler)”[1]
Tevazu İle İlgili Ayetler
Başka bir Ayeti celile de Cenab-ı Hakk, (c.c) şöyle buyurmuştur.
“Sana uyan müminlere (merhemet) kanadını indir.”[2]
Çünkü Cenabı Allah Al-i İmran süresinin 159. Ayeti Kerimesinde şöyle buyurmaktadır.
“O vakit Allah’tan bir rahmat ile onlara yumuşak davrandın! Şayet sen kaba, katı yürekli olsaydın, hiç şüphesiz, etrafından dağılıp giderlerdi.”
Yine Cenab-ı Hakk Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor.
“Allah katında en değerliniz en çok Allah’tan korkanınızdır.”[3] Öyleyse insanların kendilerini üstün görmeleri yanlış bir davranıştır. Başka bir Ayette de Allah Teala:
“Siz nefislerinizi övmeyiniz, kimin muttaki olduğunu Allah daha iyi bilir.” [4] buyurarak yine bize mütevazi olmamızı emretmiştir.
Tevazu İle İlgili Hadisler
Bu konuda Peygamber Efendimiz (s.a.v) de şöyle buyurmuştur:
“Muhakkak Allah’u Teala, bana, sizin mütevazi olmanızı vahyetti. Öyle ki, hiç kimse kimseye karşı övünmeyecek ve hiç kimse kimseye zülmetmeyecek.” [5]
Başka bir hadislerinde de:
“Her kim Allah için alçakgönüllülük yaparsa, Allah muhakkak onun derecesini yükseltir.”[6]
Allah Teala Lokman süresinin 18. Ayeti Kerimesinde şöyle buyurmuştur:
“Küçümseyerek insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Zira Allah, kendini beğenmiş övünüp duran kimseleri asla sevmez.”
Hazret-i Enes (r.a) çocukların yanından geçerken onlara selam verdi ve: “Resül-i Ekrem Efendimiz de böyle yapardı.”[7] dedi.
Esved b. Yezid’den (r.a): Resül-i Ekrem (s.a.v) evinde ne yapardı diye Hz. Aişe’ye soruldu.
“Ev işiyle uğraşırdı, Ehl-ü İyeline hizmet ederdi; namaz vakti gelince camiye çıkardı.”[8] cevabını verdi.
Tevazu İle İlgili Menkıbeler
Rivayete göre, Valilerinden biri Hz. Ömer’i (r.a) evinde ziyaret eder. makamında ciddiyeti ile tanınan Hz. Ömer’i (.a) evinde ölçülü bir tevazu içinde çocuklarıyla şakalaşmakta olduğunu görünce vali şaşırır ve ona: “Evde siz hep böyle misiniz? Ey müminlerin Emiri diye sorar.
Hz. Ömer (r.a): “Evet, ya sen evde nasıl davranırsın?” diye valiye sorar. Vali: “Ben eve girince ev halkı telaşa kapılır. Her biri bir köşeye kaçar. Ben olduğum yerde seslerini çıkaramazlar” der.
Hz. Ömer (r.a) bu cevaba kızar ve valiye: “Şu andan itibaren sen artık vali değilsin. Çünkü ailesine şefkat ve merhamet göstermeyen, diğer Müslümanlara hiç göstermez. Seni valilikten azlettim.” der.
Ebu Rifaa Temim b. Üseyd’den (r.a): hutbede iken Hazret-i Peygamberin yanına geldim.
“Ya Resülallah! Dinini bilmeyen bir garip adam geldi, öğrenmek istiyor.” dedim. bunun üzerine bana doğru dönen Resül-i Ekrem hutbesini kesip bana yaklaştı. Peygamber’e (s.a.v) bir kürsü getirdiler, üzerine oturdu. Allah’ın kendine öğrettiği şeylerden bana öğretmeye başladı, sonra hutbesine devam edip tamamladı.[9]
Rivayete göre; Resül-i Ekrem evinde ashabı ile birlikte yemek yerken kapıdan bir sail (dilenci) seslendi. Resül-i Ekrem saili içeri aldı. Sail kötürüm idi. Resül-i Ekrem onu dizine alarak: “Ye” buyurdu. Orada bulunan biri, adamın hastalığından hoşlanmadı, onu kerih görüp kibirlendiği için, ölmeden aynı hastalığa yakalandı.
Resül-i Ekrem (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
“Her insan ile iki melek vardır. Onun boynunda takılı bir ip var; o ipi tutarlar, kibirlendiği vakit ipi aşağı doğru çekerek: Allah’ım bunu alçalt, derler. Tevazu ettiği zaman ise, ipi yukarı doğru çekerek: Allah’ım, bu adamı yücelt, derler.”[10]
Allah Teala M u s a (a.s) “Ben azametim karşısında tevazu edip gündüzleri beni zikrederek benim için şehvetlerinden uzaklaşan kimsenin namaz ve ibadetlerini kabul ederim.” buyurmuştur.
Peygamber’imiz (s.a.v) bir gün sahabelere:
“Ne için sizde ibadet tadı göremiyorum” der. Sahabeler: “Ya Resülallah, ibadetin tadı nedir” diye sorarlar. Peygamberimiz (s.a.v): “Alçak gönüllülüktür” diye cevap verir.
Tevazu İle İlgili Şiir ve Dörtlük
Demek ki, kişi mütevazi olduğu zaman hem ibadeti kabul olur ve hem de yaptığı ibadetten tat alacaktır.
Şairin biri ne güzel söyler:
-Alçak gönüllü ol ki, kendisi yükseklerde olduğu halde
-Su yüzünde göze görünen yıldız gibi olasın!
-Duman gibi olma ki, yükseltir kendini
-Hava tabakalarına doğru, oysa ki alçaktadır.
[1] Furkan / 63
[2] Şuara / 215
[3] Hucurat / 15
[4] Necm / 32
[5] Riyazüs Salihin, Müslim.
[6] Müslim.
[7] Buhari. Müslim
[8] Buhari.
[9] Müslim.
[10] Beyhaki