“Yine mi geç geldin” sitemleri erkeği evden uzaklaştırır mı?
“Erkeklerin eve geç gelmesi, aile hayatını çok kati bir şekilde olumsuz etkiler” diyen gazeteci-yazar Nusret özcan, “Eve geç gelmek hem evin hanımı ve hem de çocukları için istenilen, arzu edilen bir şey değil; zira erkek –psikologlar biraz sonraki ifademi pekiştirecek birçok şey söylüyor. Evdeki hanımı ve çocukları için bir güven kaynağı, bir emniyet alanıdır. Birlikte yemek yemek, bir arada oturup halleşmek ve birçok şeyi paylaşmak aileyi daha huzurlu kılan, birlik ve beraberlik duygusunu ziyadeleştiren bir şey. Ailenin müşterek meselelerinin çözümü ve en önemlisi henüz yetişme çağındaki çocukların aidiyet hissinin kökleşmesini temin eden bir şeydir aile fertlerinin bir arada olması.”
Erkek eve niye geç gelir sorusuna ise Nusret Özcan şöyle cevap veriyor: “Geç gelme nedeni iş yoğunluğu gibi geçerli bir mazeretten kaynaklanmıyorsa, çocuklarından bir şikayeti yoktur belki ama eşinden bir rahatsızlığı olabilir. O meseleleri daha da büyütmemek için böyle bir yolu tercih edebilir. Burada eşin yani hanımın beyine hesap sorucu tarzda ‘Neredeydin? Nerede kaldın? Yine geç kaldın’ şeklindeki sözleri erkeği evden soğutan, ona çok yönlü aidiyet hissini yaşatmayan ve evi zindan eden bir beraberlik haline getirebilir. Hanımların bu tarzdaki yaklaşımlar yerine, erkeği eve geç gelmeye iten sebepler neyse onu çözebilmek için yardımcı olmaları gerekir. Bu da tabii konuşularak çözülmeli.”
Erkeğin arkadaşlarıyla vakit geçirmesi nereye kadar?
Bu konuya Nusret özcan’ın yaklaşımı, erkeğin iş ve arkadaş ortamını evine tercih etmesinin sağlıklı bir tavır olmadığı yönünde. Hele ki makul bir sorun olmaksızın vaktini arkadaşlarıyla geçirenler için çok daha açık sözlü konuşan Özcan, sözlerine şöyle devam ediyor: “Bir erkeğin hayatında iş ne kadar önemliyse, arkadaşları da elbette önemlidir ama hiçbir zaman ailenin yerini tutamazlar. Arkadaşlarla eğer belirli iyilikler, güzellikler, doğruluklar adına bir şeyler yapmak için bir araya geliniyorsa ‘eyvallah’ denilebilir; zaten böyle durumlar, eve geç gelme alışkanlığından ziyade bir ‘hizmet’, bir ‘faaliyet’ çerçevesinde değerlendirilmeli. Ama sırf iş olsun diye, ailesi yerine arkadaşları ile vakit geçiriyorsa o erkek için ‘eyvah!’ demenin yeridir. Zira o ailesini önemsemiyordur ve aile yaşantısından keyif almıyordur. Belki de sorumluluktan kaçıyordur. Erkeklere, arkadaşlarına ayırdıkları vakitten daha fazla çocukları ve eşi için zaman harcamaları gerektiği bilincinin verilmesi lazım.”
Gece hayatı, kahve ve alkol alışkanlığı, arkadaş gruplarından kopamama gibi bağımlılık yapan sebepler de erkeğin eve geç gelmesinde büyük rol oynar. “Erkek dediğin eve geç gelir, eşine de hesap vermez” anlayışıyla, bazı erkekler eve geç gelmeyi erkeklik nişanesi gibi görebiliyor. Ailesinden aldığı terbiyede, evin erkeği ya da baba modeli vaktini dışarıda geçirmiş olabiliyor. Evlendiği zaman eve erken gelir, hanımının yanında zaman geçirirse, yetiştiği çevreye uymadığı için yakın akrabalar tarafından “kılıbık” ya da moda terimle “layt erkek” olmakla itham edilme korkusuyla, erkek her an kendini evin kapısından dışarı atacak fırsatlar kollar. Bu çemberi kıramamış ve yaşını başını almış aile babaları, daima eşine ve evine karşı meşguldür. Eve geç gelme nedenleri sorulduğunda, bildik cümleler duyarsınız: “Ne yapalım, evde huzur yok, karı dırdırı çok; hanım beni evden soğuttu, istediğim gibi davranmıyor, giyinmiyor.” Eğer eşiyle sorunu yoksa “Erkek adamın evde ne işi var. Yatmadan yatmaya eve gider” der. Aslında hiçbir sebep yokken sadece kendi istediği için ya da ev ortamında yapacak bir şey bulamadığı için eve gecenin bir saatinde gelen erkek, olayın faturasını eşine de çıkarır: “Beni eve bağlasın, kadınlığını bilsin.”
Erkenden gelip bir köşeye çekilen mi, geç gelip ilgili olan mı?
Erkeğin eve erken gelmesinden maksat, eve geldiğinde çocukları ve eşine özel bir zaman dilimi ayırabilmesi ve bu süre içerisinde başka bir şeyle meşgul olmamasıdır aslında. Evde geçirilen gerçek zaman, çocuklar ve eşe ayrılan “nitelikli zaman”dır. Evdekilerle konuşurken bir yandan da televizyon seyredip gazete okumak, vakit ayırmak sayılmaz. Hiçbir şeyle ilgilenmeyip, tamamen karşısındaki kişiye kanalize olmaktır vakit ayırmak. Üstelik babanın illaki hafta içi çocuklarıyla her akşam nitelikli bir zaman geçirmesi de değildir istenen. Hafta içi bu mümkün olamamışsa ailenin babası hafta sonları onlarla bir arada bulunmaya özen göstermelidir.
Ayrıca, “Erkek eve erken gelsin de ne yaparsa yapsın” şeklinde bir hırs göstermek de isabetli olmaz. Kimi erkekler eve erken gelir ama yemeğini yer kabuğuna çekilir. Yanında koşuşturan çocuğunu kucağına alıp sevmez, onunla oynamaz, eşiyle iki güzel laf etmez.
Eşinin akşamları dizi dibinde oturmaktan daha çok mutlu olan kadın ile eve para getirmeyi evde olmaktan daha önceliğe alan erkek, hayata bakışları farklı olduğundan çatışmalar yaşarlar. Biri “Eve neden hep geç geliyorsun” der, diğeri “Seni aç mı bırakıyorum, neden şükretmiyorsun?”